sessizliði de güzel görüyordu elçi
sessizliði de duyuruyordu can kulaðýna
bir baþka hüsün þahikasý
kýrýk hecelerle
elif-lam-mim diye
kaf diye
sad diye
her harfin tenini çizerek
pak nefesler eþlik ediyordu geceye
dudaðýnda kilitli
bereketli sessizliðin açýlýþýný beklemedeydi
elçi’nin dudaðýnda saklýydý
hüzünlerle yoðrulan
en güzel adreslerin hepsi
hep sýcak
hep aþina
hep nazlý
adýnýn anýlmadýðý uzun dönemler oldu
lazým deðildi kimseye
unutulmuþluklarda bir yetimdi
ne anne sahip çýkabilirdi
ne baba tutabilirdi elinden
yoktu ki elleri
yokluðu kimsenin derdi deðildi
O’ varlýða layýk görünceye dek
baþkalarý sevmese de olurmuþ gibi
karanlýkta kaldý onca yýl
kimselerin görmeyiþi üzmedi onu
O’ varlýk neþesine buyur edinceye kadar
karanlýk vadilerde su arýyordu kendine
bir yere tutunmak istiyordu
dal budak uzanmak istiyordu varlýk göðüne
çaðrý gelmiyordu hiç
yönsüzdü
kýblesizdi
istikametsizdi
her an,
her köþede
hasretin sancýlý bekleyiþlerinde
dizi dibinde susuyordu her þey
çýt çýkmýyordu
þimdi baþ koyduðu secdeleri vardý
alnýný dayadýkça
nefesine dolandýkça ayetler
eþsiz bir yakýnlýðýn ufkuna doðuyordu
sonsuz ümit güneþlerini aðýrlýyordu dudaklarý
suskunluðun çeperi yýrtýlýyordu
sessizliðin köklerinden dallanýp budaklanýyordu
tüm kaygýlar, korkular, hüzünler
hayallerin hepsi
müjdelerin tümü
iþte mekke’nin siyah hecesi
iþte medine’nin apaydýnlýk gökleri
iþte elçi
cennete eðilen söz aðaçlarý adýný söyledikçe
istikametin sabahýna sýðýnýyordu
Rabbince kabulün sakin limanýna iltica ediyordu
*
esirlerin kaçmamasý için ellerinin baðlanmasýna
hz. ömer memur edildi
abbas, hepsinin büyüðü olduðu için pek sýký baðlanmýþtý
bu sebeple de gece inlemeye baþladý
bu iniltiyi duyan efendimizin gözüne
bir türlü uyku girmiyordu
ya resulallah
ne diye uyumuyorsunuz diye sorduklarýnda
abbas`ýn inlemesi yüzünden.
diye cevap verdi
resul-i kibriyanýn müteesir olmasýný istemeyen
ashab-ý güzinden bazýlarý gidip
abbas`ýn baðýný çözdü
iniltinin kesildiðini gören efendimiz
abbas`ýn iniltisini ne diye iþitmiyorum
diye sordu.
sahabiler, onun baðýný çözdük.dediler
efendimiz, bütün esirlerin baðýný çözünüz
buyurduktan sonra
uyudu
muharebenin bitmesinden üç gün sonra
bedir`den ayrýlan resul-i kibriya
medine`ye doðru gelirken
safra boðazýný geçince
seyer denilen kum tepesindeki bir aðacýn altýna indi
orada ganimet mallarýný eþit bir þekilde
müslümanlar arasýnda taksim etti
peygamber efendimiz ganimet mallarý arasýndan
ebu cehil`in devesini kumandanlýk hakký olarak aldý
süvarilere ikiþer hisse
piyadelere birer hisse verdi
izinli olup veya vazifeli bulunup
medine`de kalan sekiz kiþi ile
bedir`de þehit düþenlere de hisse ayrýldý
münebbih bin haccac`ýn kýlýcý zülfikar da
peygamber efendimizin hissesine düþtü
resul-i ziþan
zülfikarý bilahere hz. ali`ye hediye etti
esirler hakkýnda ne türlü muamele yapýlacaðýna dair
henüz ilahi vahiy gelmemiþti
onlar hakkýnda rey ile karar vermek gerekiyordu
görüþ beyan etmek suretiyle
karara baðlanacak meselelerde
ashabýyla meþveret etmesi
resul-i ekremin mübarek adetlerindendi
meþveret meclisinde herkes fikrini
serbest ve açýkça beyan ederdi
esirler hakkýnda ne yapmak gerektiðine dair
peygamber efendimiz sahabelerle istiþarede bulundu
hz. ebu bekir,
ya resalallah
bunlar bizim akrabalarýmýzdýr
benim reyim onlardan kurtuluþ fidyesi alarak
affedip serbest býrakmandýr
onlardan alacaðýnýz kurtuluþ fidyeleri
kafirlere karþý bizim için bir kuvvettir
Allah`ýn onlarý hidayete erdirip
bize yardýmcý yapmalarý da umulur
resul-i ekrem, hz. ömer`e
ey hattab`ýn oðlu senin fikrin nedir
hz. ömer,
ya resulallah
onlar, seni yalanladýlar
seni, memleketinden çýkardýlar
hepsinin boynunu vurdur
cevabýný vererek görüþünü açýkladý
efendimizin þefkat ve merhameti
bu þekil bir muameleye rýza göstermediðinden
sualini tekrarladý
ancak, hz. ömer ayný fikrinde ýsrar etti
onlar müþriklerin reislerindendir.
hepsinin boynunu vurmalý dedi
efendimiz, hiçbirine cevap vermeden sustu
sonra da kalkýp çadýrýna girdi
bir müddet orada durdu
sahabilerin bir kýsmý hz. ebu bekir`in görüþüne
bir kýsmý hz. ömer`in fikrine iþtirak etti
bir vakit sonra
resul-i ekrem çadýrýndan çýktý
hz. ebu bekir`e hitaben
ey ebu bekir senin halin,
h z. ibrahim`in haline benzer
o, Allah`a, kim bana uyarsa, iþte o bendendir
kim de bana karþý gelirse, þüphe yok ki
sen istediðin kimseyi maðfiret edersin
zira, sen Gafur ve Rahimsin demiþti
eyy ebu bekir senin halin
hz. isa`nýn haline de benzer
hz. isa, Allah`a,
eðer, onlarý gazaba uðratýrsan, onlar senin kullarýndýr
eðer onlarý affedersen, þüphe yok ki
kudretiyle her þeye üstün gelen
hikmetiyle her yaptýðýný
yerli yerinde yapan Sensin. demiþti
sonra hz. ömer`e dönerek
ey ömer, senin halin de
hz. nuh`un haline benzer
o, Allah`a ey Rabbim yeryüzünde
kafirlerden yurt tutan hiçbir kimse býrakma. demiþti
senin halin ey ömer
hz. musa`nýn haline de benzer
o, Allah`a,
Sen, onlarýn mallarýný mahvet
Rabbimiz yüreklerini þiddetle sýk ki
onlar inletici azabý görünceye kadar
iman etmeyecekledir.demiþti
bu konuþmalardan sonra resul-i kibriya
hz. ebu bekir`in görüþünü kabul etti
esirlerden dörder bin dirhem bedel alýnarak
salýverilmelerini emretti
en mühimi de þu idi
kurtuluþ fidyesi vermeye gücü yetmeyip de
okuma yazma bilen esirler
ensardan onar çocuða yazý öðretmek þartýyla
serbest býrakýlacaklarý
resul-i kibriya tarafýndan kararlaþtýrýldý
zeyd bin sabit hazretleri
okuma yazma öðrenen çocuklar arasýnda idi
bu sayede medine`de
okuma yazma bilenlerin sayýsý çoðaldý
esirler hakkýnda bu kararýn alýnmasý üzerine
þu ayet-i kerimeler nazil oldu
’hiçbir peygambere,
yeryüzünde iyice kuvvetlenmedikçe
esir alýp fidye karþýlýðýnda onlarý serbest býrakarak
düþmanýn kuvvetlenmesine
sebep olmak uygun düþmez
siz dünyanýn geçici menfaatini istiyorsunuz
Allah ise size ahret sevabýný nasip etmek ister
Allah`ýn kudreti her þeye galiptir
ve O’nun her iþi hikmet iledir. ‘
‘eðer Allah sizi baðýþlayacaðýný
levh-i mahfuzda yazmýþ olmasaydý
aldýðýnýz fidye yüzünden
size büyük bir azap dokunurdu.
artýk ganimet olarak aldýklarýnýzý
helal ve temiz olarak yiyin
Allah`tan korkun
muhakkak ki Allah çok baðýþlayýcý
çok merhamet edicidir.’
hz. ömer, konu ile ilgili bir hatýra anlatýr
sabahleyin resulullahýn huzuruna geldiðim zaman
onu ve hz. ebu bekir`i oturmuþ aðlýyor gördüm
ya resulallah,
sen ve arkadaþýn niçin aðlýyorsunuz
sizi aðlatan þeyi bana söyler misiniz
eðer aðlanacak bir durum varsa
ben de aðlayayým
aðlanacak bir durum yoksa,
ikinizin aðlamasýna yine katýlýrým dedim
resulullah,
senin arkadaþlarýnýn esirlerden aldýklarý
kurtuluþ fidyelerinden dolayý
vay benim baþýma gelene
uðrayacaðýnýz azabýn
þu yakýnýnýzdaki aðaçtan daha yakýn olduðu
bana gösterildi .buyurdu.
peygamberimiz mücahitlerle
esirlerden bir gün önce edine`ye geldi
bir gün sonra medine`ye gelen esirleri
ashabý arasýnda daðýttý ve þöyle buyurdu
siz esirler hakkýnda birbirinize
iyilik ve hayýr tavsiye ediniz.
esirler arasýnda bulunan
musab bin umeyr`in kardeþi ebu aziz der ki
sabah ve akþam yemeklerinde ekmeði bana verirler
hurmayý kendileri yerlerdi
onlardan birinin eline bir ekmek parçasý geçse
onu bana verirdi
ben de utandýðýmdan
o ekmek parçasýný veren kimseye iade ederdim
o yine ekmeðe dokunmadan tekrar bana verirdi
redfer