HABER
Bana atlarý anlatýn.
Ben seyis deðilim.
Rüzgarý anlatýn.
Rüzgarý ve kamçýyý...
O sesi anlatýn, Kiþnemeleri...
Ve çölleri anlatýn.
Saçýlan kum tanecikleri...
Benim içimdekini bana anlatýn.
Kim bu haberci serabý deliyor.
Uçsuz ufuk çizgisinden,
Bir atlý beliriyor.
Peçeleri uçuþuyor.
Tüylü göðsünede bakýn.
Mavi gözleri nede derin!
Kanatlanýp uçacak gibi.
Adeta bir kartal bir þahin.
O geliyor, sebeli geliyor, sebeden geliyor.
Terkisinde sandýk var.
Melikenin boynundaki kolye,
Bileðinde ki altýnlar.
Ne hazineler, ne mücevherat var.
Þu at bir akrep görüp þahlansa;
Þu sandýk terkiden yuvarlanmaz mý?
Ýnci kolye kopup daðýlmaz mý?
Bir bir altýnlar sapsarý kumlara daðýlmaz mý?
Nereden bulacak yiðit oðlan hediyeleri?
Ah oðlan, vah oðlan, aðla oðlan.
"bana eli boþ mu geldin?!" der süleyman.
Artýk melikesine nasýl döner bey oðlan?
Vurur kendini çöle içimde ki o oðlan.
Ne sermaye ne mal...
Kalbinde bitmiþlik, kalbinde yitmiþlik.
Vah oðlan vah oðlan!
Sýrça köþkler belirdi.
Elçi þehre girdi
Dili boðazýndan inip inip geldi.
At dahi þaþkýn nefesleri kesildi.
Terkisne o an bir el etti.
Bu sandýðý sunmaktan ar etti.
Vardý durdu kapýda.
Süleyman kabul etti huzura.
Bir tebessüm ve bir yüce gönül.
Sandýðý hibe ediverdi oðlana
Þehrin sokaklarýna çýktým.
Takýrdasýn kudüste takunyalarým.
Ýlerde dostlar temaþa ediyor.
Hele kulak ver þu iri kavuklu ne diyor?
"vallahi teni ipek, saçý atlas.
Yanaklarý al gözleri bal.
Ýnce belli selvi boylu.
Yürümüyor adeta uçuyor.
Ýpeklere bürünüp bahçelerde geziyor.
Bahçeler, bahçeler; saðdan bahçeler soldan bahçeler.
Uzayýp uzayýp gidiyor.
Sebe ne güzel þehir!
Tam ortasýndan bir ýrmak geçiyor.
Aheste aheste akýp gidiyor.
O güzel, o billur çeþmelerden içiyor."
Hikaye uzuyor gidiyor.
Ateþ de közlerine býraktý yerini.
Herkes bir dikkat, pür dikkat.
Çýt çýksa bu heykeller yerinden hoplayacak.
Gece karanlýðý örtünce üstümüze
Herkes bir bir rüyalara dalacak.
Atlý serabýn sularýný sýçratacak.
Kollarý tüyleri kamçýlayacak.
Geliyor yeleleri güneþte parlayan kýr at.
Geliyor belkýstan gül kokulu mektuplar.
Ah ne edeyim þimdi ben!
Nasýl sýrça köþkler dikeyim?
Kendi tahtýný kendine süsleyeyim...
Önüne al al atlas halýlar sereyim...
Ayaklarýna inciler saçayým.
Nedimeler oynatayým.
Yeleleri yere deðen atýndan iner mi?
Yüzünde ki peçeyi çözer mi?
Zeytinlikten geçip sýrça köþke varýr mý?
Baðlardan koparýr mý bir kýrmýzý salkým?
Etekleri yerleri okþuyor kaldýrmaz mý?
Bilekleri sýrçalara yansýmaz mý?
Narin ellerinden tutup tahtýna çýkarmak vardý.
Gözlerinin içine bakýp þiirler okumak,
Kasideler, mýsralar dizelemek vardý.
Ben Süleyman deðilim.
Kalem mürekkep ve Ceylan derisi benim sermayem.
Belkýs benim önümden geçip gider.
Bir an bile kaymaz gözleri.
Asildir altýndaki kýsrak gibi.
Baþý dik göðsü diri.
Toynaklarý taþlarda yankýlanýr ki...
Binbir senfoni.
-selvi endamlý selvi-
Ben Süleyman deðilim ki...
Rüzgar ne yandan esse o yana giderim.
Çölde ki kum tanecikleri gibi.
01.04.2021
Sosyal Medyada Paylaşın:
Ahmet Mahmut Hakverdi Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.