elçi dünyayý deðiþtirmek için geldi
sellerin kirli akýþýndan kenara çekmeye geldi insanlýðý
alýþkanlýklarý dönüþtürmek için direndi
yerinden edilmiþleri yerine koymaktý muradý
adaleti ve merhameti yeryüzüne indirmeye ahdetti
zulmü engellemek için koþturdu
güya sonsuzlaþtýrmak için kendilerini
var olmak için
daha çok var olmak için
giderek tükeniyorlardý
kalplerin künhünde,
yüreklerin odacýklarýnda yakýlan ateþi göremiyorlardý bile
tutkularýn tutuþturduðu kalp ateþini
söndürmekti isteði
anlamsýzlýða razý olmadý,
anlam aradý
adýmýzý anlam arayan diye koymak üzere
indi hira’dan
varoluþun parçalarý arasýndaki anlamlý iliþkileri
okumak üzere yürüdü aramýzda
cümlenin hecelerini birbirine vurdu
merhamet baðýný yeniden kurmaya azmetti
gönülden gönle uzanan gizli yollarý açtý
peygamberce duruþ,
güçlünün haklý olduðu yerde
haklýyý güçlü kýlmak için çaba göstermekti
peygamberce duruþ
hatýralarýn loþ gölgesine sýðýnýp avunmaya deðil
nebevi hatýrý
vaktin göðsüne indirmeye azmetmekti
oysa onun bir vakitler çözmeye çalýþtýðý düðümler
þimdiki zamana ait
þimdi daha da kör o düðümler
bugün de kabuk baðlýyor benlikler
birbirine saðýrlaþýyor kalpler
eþyanýn yüzündeki anlam yok sayýlýyor
kainat kitabý,
okuma konusu olmaktan çýkarýlýyor
peygamber duruþu þimdinin gündemidir aslýnda
nebevi var oluþ
muhammedi tavýr
bugün
ayaða kalmamýzý bekliyor bizden
peygamberce bir edayla infak etmeyi
Allah için harcamayý izzet bilmemizi istiyor
muhammedi þuuru canlandýrmamýzý bekliyor
bu yüzden kendimize acilen
bir hýlf’ul fudul
erdemliler meclisi sorumluluðu yükleyip
þimdi olsa, hiç tereddütsüz katýlýrdým kararlýlýðýyla
canla baþla yerimizi almamýz gerekiyor
oysa biz
insanlýðýn son ümidini, biricik ýþýðýný
tek gerçek müjdesini
kendi ellerimizle
yok ediyoruz
nerede kaldý bütün menfaat hesaplarýný
bir tarafa býrakýp
doðruca, dürüstçe, içtenlikle, diriltici
ömer’ler olma þiarýmýz
yok mu mus’ab bin umeyr gibi
her türlü kaygýyý arkada býrakarak
güzelliði kucaklayan samimi yanýmýz
*
peygamber efendimiz
on üç senelik mekke devrinde mesaisini
iman esaslarýný anlatmaya hasretmiþti
bu imani hizmet sayesinde bir çok kimse
islamýn saadetli sinesine koþmuþtu
imanlý insanlarýn sayýsý çoðalmýþ
müslümanlar gözle görülür bir kuvvet haline gelmiþti
bu devrede islam düþmanlarýna karþý
her türlü maddi mukabele yasaktý
müslümanlarýn tek silahý vardý, o da sabýrdý
hicret ile yeni bir muhite gelinmiþti
þartlar tamamýyla deðiþmiþti
hz. resulullahýn medine’ye gelir gelmez
gerçekleþtirdiði en mühim iþ
muhacirlerle ensarý kardeþ yapmýþ olmasýydý
böylece müslümanlar arasýnda
kuvvetli bir ittifak kurulmuþtu
islamýn ýrk, dil, sýnýf ve coðrafi ayrýlýklarý tanýmayan
kardeþlik müessesesi
böylece tarihte ilk defa gerçekleþiyordu
bununla her þeyin bitmediði muhakkaktý
medine’de yalnýz müslümanlar yaþamýyorlardý
bu yeni muhitte museviler, müþrik araplar
ve bazý hristiyanlar da vardý
arap kabileleri arasýndaki tükenmek bilmeyen
rekabet ve çatýþmalar ile
yahudi ve araplar arasýndaki anlaþmazlýklar gibi
bu yeni muhitin
çok büyük karýþýklýk içindeydi
mekkeli müþriklerin her an
medine üzerine yürüyebilecekleri hususu
aralarýnda devam eden soðuk harp
her an sýcak harbe dönüþebilirdi
iþte peygamber efendimizin önünde
böylesine mühim meseleler duruyordu.
bunlara hal çaresi gerekiyordu
bu yeni muhitte,
cemiyete bir teþkilatlanma ruhu getirmek icap ediyordu
henüz hicretin l. yýlý bitmiþ deðildi
resul-i ekrem efendimiz
bütün medine ahalisinin temsilcilerini
enes bin malik hazretlerinin evinde bir araya topladý
maksat, bazý içtimai prensiplerin düzenlenmesi idi
yapýlan konuþmalar neticesinde
bu prensipler düzenlendi ve derhal yürürlüðe kondu
mühim maddeler yazýldý ve taraflarca imzalandý
bu maddeler hz. resulullahýn baþkanlýðýnda teþekkül eden
ilk islâm devletinin anayasasýydý
hatta bu vesika,
sadece ilk islâm devletinin anayasasý olmakla da kalmamakta
ayný zamanda bütün dünyada
yazýlý ilk anayasalardan birini teþkil etmekteydi
bu anayasa ile medine halký artýk
diðer insanlardan ayrý bir millet teþkil etmiþ oluyordu
52 maddeden ibaret islâm þehir devletinin
ilk yazýlý anayasasýnýn 1. ve 2. maddelerinde
þöyle deniliyordu
bu yazý, resulullah muhammed (a.s.m.) tarafýndan
kureyþli ve yesribli mü’minler ve müslümanlar
ve bunlara tabi olanlarla
yine onlara sonradan katýlmýþ olanlar
ve onlarla birlikte cihat edenler için
tanzim edilmiþtir
iþte bunlar,
diðer insanlardan ayrý bir topluluk teþkil ederler
bu anayasaya göre medine halký
inanç farký gözetmeksizin
diðer milletlerden ayrý bir millet teþkil etmekte
ve ayrý bir topluluk hüviyetini taþýmaktaydý
yine müslümanlar,
þehrin yerli halký Yahudiler ve diðerleri ile
münasebet halinde bulunmak mecburiyetinde idiler
bundan sebep, kurulan devletin anayasasýnda
onlara da haklar tanýndý
buna göre, onlar da müslümanlar gibi
yeni devletin vatandaþlarý sayýldýlar
ayrýca bu anayasa metninde
vuku bulacak herhangi bir harpte
harp masraflarýný kendileri karþýlamak þartýyla yahudiler
medine þehir devletinin müdafaasýna katýlacaklardý
anayasanýn 16. maddesine göre tabi olmalarý þartý ile
müslümanlarýn yardým ve müzaheretlerine
hak kazanacaklarý tespit ediliyordu
dýþarýdan gelecek herhangi bir hücum karþýsýnda da
beraberce þehri müdafaa edecekler
birbirinin yardýmýna koþacaklardý
bu hücum ister müslümanlara,
ister yahudilere olmuþ olsun
fark etmeyecekti
peygamber efendimiz,
medine’de siyasi ittifak ve antlaþmalar yaptýðý gibi,
inanç yönünden de bir ittifakýn saðlanmasýna çalýþmýþtýr
ortak bir kelime tevhit inancý üzere birleþmek
þirk ehline karþý inananlar paktýný kurmak istemiþti
bizans imparatoru heraklius’a
diðer hýristiyan prenslerine gönderdikleri davet mektubunda
þu ayet-i kerime ile onlara hitap etmiþti
‘de ki ey kitap ehli olan hýristiyanlar ve yahudiler
sizinle bizim aramýzda müþterek olan bir söze gelin
Allah’tan baþkasýna ibadet etmeyelim
O’na hiçbir þeyi ortak koþmayalým
Allah’ý býrakýp da birbirimizi rab edinmeyelim
eðer onlar yüz çevirirlerse, siz deyin ki
þahit olun, biz müslümanlarýz ‘
redfer