karýlýyor kalbi topraðýn
sürekli ve sessiz zelzelelerin avucundan
kum gibi dökülüyor arz
sakin ve saydam depremlerin parmak uçlarýnda tozarýyor
neyi seviyorsan yaný baþýnda
veda bekliyor
neye düþkünsen
ardýndan cefa geliyor
yaslandýklarýyla avunanlarýn,
belki sonra diye diye oyalananlarýn,
çoðalttýkça var olacaklarýný sananlarýn
güvencelerinin daðýlmasýný
mahzun ve mahcup bir tebessümle seyrediyor olmalý
onlarýn korkularýný ve kaygýlarýný da
o sonsuz tebessümünün kývrýmlarýnda
eritmeyi istiyor olmalý…
saat gibi þu dünya
ve insan, hep böyle kalacakmýþ gibi duruyor
içinde milyonlarca çark sürekli titriyor
þehirlerin taþlarý toprak oluyor
insanlarý gelip gidiyor.
altý üstüne geliyor alemin
dal uçlarýnda hasret meyveleri aðlýyor
kalbin her kasýlmasýnda
biraz daha uzaða düþüyor dünya
daðýlýyor meclisler
tükeniyor lezzetler
zevalin yangýnlarý kirpik uçlarýný yakýyor
güze dönüyor baharlar
*
izcilerden biri
vallahi dedi
onlar geçmemiþlerdir þu maðaradan ileri
burada kesiliyor izleri
içlerinden bir kýsmý ümeyye bin halef ile beraber
maðaranýn aðzýna kadar geldiler
sevgili peygamberimiz (s.a.v.) ile hz. abu bekir
onlarý görüyor
onlarý göremiyorlardý müþrikler
fazlasýyla telaþa kapýldý hz.ebu bekir,
ya resulallah ,beni öldürseler de gam çekmem
ben nihayet bir ferdim
Allah göstermesin, sana
bir zarar ve ziyan eriþtirecek olurlarsa
bu sebep olur bütün ümmetin helakine
resul-i kibriya kemal-i emniyet içinde
Allah bizimle beraberdir… üzülme,
diye teselli verdi
hz. ebu bekir, ya resulallah
onlardan birisi eðilip de
ayaklarýnýn dibinden bir bakýverse
görür bizi
fahr-i alem efendimiz,
yine emin ve mütevekkil bir þekilde
ya eba bekir, iki kiþinin üçüncüsü Allah olursa
sen akýbetin ne olacaðýný zannediyorsun
yakalanacaðýmýzý mý sanýrsýn…
sonra da hz. ebu bekir’in
iç ferahlýðýna kavuþmasý için
Cenab-ý Hakka dua etti
Yüce Allah, kur’an-ý kerim’inde bu hadiseye
iþaret eder þu ayetiyle
‘siz Allah’ýn resulüne yardým etmeseniz de,
Allah ona yardým etmiþtir.
kafirler onu yurdundan çýkardýklarýnda,
maðaradaki iki kiþiden biri olduðu halde o,
yanýndaki dostuna üzülme diyordu,
Allah bizimle beraberdir.’
’ Allah böylece onun üzerine emniyet ve rahmetini indirdi,
sizin göremediðiniz ordularla onu takviye etti
ve kafirlerin davasýný alçalttý.
Yüce olan Allah’ýn davasýdýr.
Allah’ýn kudreti her þeye galiptir
ve O’nun her iþi hikmet iledir…’
sevr maðarasýna oldukça yaklaþan müþrikler
þu maðarayý da arayalým dediler.
içlerinden biri maðaranýn aðzýna kadar gelir
içeri girip bakma lüzumu hissetmeden geri döner
neden girip içeri bakmadýn.. diye sordular
maðaranýn aðzýnda iki yabani güvercinin
yuva kurduðunu gördüm
orada olduklarýna asla ihtimal vermem
azýlý müþrik ümeyye bin halef
arkadaþlarýna hiddetli hiddetli þöyle seslendi
hala maðaranýn orada ne dolaþýp duruyorsunuz
orada örümceðin að baðladýðýný görmüyor musunuz
vallahi ben, bu aðýn
muhammed doðmadan önce gerilmiþ olduðu kanaatindeyim
ve maðaranýn yanýndan uzaklaþtýlar
Cenab-ý Hak,ýn nöbetçi tayin ettiði
bir örümcek ve iki yabani güvercin ile
sevgili resulünü kureyþ’e karþý korumuþ oldu
cuma, cumartesi ve pazar gecelerini orada geçirdiler
üç gün üç gece maðarada gizlenmeleri, tedbir içindi
müþrikler bu zaman zarfýnda,
onlarýn mekke civarýndan uzaklaþmýþ olduklarýna
kanaat getirerek takiplerini gevþettiler
maðarada gizlendikleri zaman zarfýnda
hz.ebu bekir’in oðlu abdullah
kureyþliler arasýnda dolaþýyor gündüzleri
ne konuþtuklarýný,
öðrendikten sonra neler düþündüklerini
geceleri gelip resul-i ekreme anlatýyordu
orada geçiriyordu geceyi
aydýnlýk tamamýyla etrafý sarmadan
geri dönüyordu mekke’ye
hz. ebu bekir’in kölesi de
amir bin fuheyre de
koyunlarýný güdüyor o civarda
hem abdullah’ýn izlerini yok ediyor
hem de süt götürüyordu onlara
daha evvel kararlaþtýrýldýðý üzere
kýlavuz olarak tutulan abdullah bin üreykit de
kendisine teslim edilen iki deve ile birlikte
kendi devesi de yanýnda bulunduðu halde
pazartesi günü seher vakti
göründü sevr daðýnýn eteðinde
peygamber efendimiz ve beraberindekilere
yol azýðý olarak bir koyun kesilmiþ, eti piþirilmiþti
hz. ebu bekir’in kýzý esma (r.a.)
koyup bunu bir daðarcýða
bir tulum su ile birlikte getirdi maðaraya
daðarcýk ve tulumun aðzýný baðlamak için hz. esma
bað getirmeyi unutmuþtu
maðaradan hareket edileceði sýrada
baðlayacak bir þey bulamayýnca civarda
belindeki kuþaðý yýrtýp, ayýrdý iki parçaya
bir parçasýyla yemek daðarcýðýný
diðer parçasýyla baðladý su tulumunun aðzýný
bunun üzerine resul-i Ekrem buyurdu
esma’ya cennette iki kuþak var… diye
bundan sonra hz. esma’ya
zatü’n-nýtakeyn
iki kuþak sahibi denmiþtir
rebiülevvel ayýnýn 4’ü, pazartesi günüydü
maðaradan hareket saati gelmiþti
hz. ebu bekir, iki devesinden üstün olanýný
resul-i kibriya efendimize takdim ederek
anam babam sana feda olsun,
ya resulallah, buyur binin
resul-i ekrem ve hz. ebu bekir develerine bindiler
hz. ebu bekir, yolda kendilerine
hizmet etsin diye terkisine aldý
azatlý kölesi amr bin füheyre’yi
yol göstermekte oldukça mahirdi
abdullah bin ureykit önlerine düþtü
sevr maðarasýndan ayrýldýlar.
resul-i kibriya efendimiz, doðup büyüdüðü
mübarek þehirden ayrýlýyordu
aþaðýsýndan geçerken hezreve nam mevkide
devesini durdurdu
mahzun mahzun baktý kudsi beldeye
ve ona olan sevgisini þöyle dile getirdi
vallahi, sen Allah’ýn yarattýðý yerlerin en hayýrlýsý
Allah katýnda en sevimli olanýsýn
bana, senden daha sevgili
daha güzel yurt yoktur
çýkarýlmaya zorlanmamýþ olsaydým
asla senden ayrýlmaz
senden baþka yerde yurt, yuva tutmazdým
Cenab-ý Hak, habib-i edibini teselli eden
þu ayeti inzal buyurdu,
‘kur’an’ý okumayý, teblið etmeyi
ona uymayý sana farz kýlan Allah
muhakkak ki, seni tekrar mekke’ye döndürecek,
ahrette de övülmüþ bir makam olan
en büyük þefaat makamýna kavuþturacaktý’
düþmanýn takibini zorlaþtýrmak
onu þaþýrtmak gayesiyle medine’ye doðru
herkesin gittiði yoldan ayrý bir yol takip edildi
önce, güney istikametinde
kýzýl denize yakýn tihame’ye gittiler
sonra kuzey’e döndüler
denizden uzak çöl içinden
sahile paralel yol aldýlar
salý günü öðleye kadar
durup dinlenmeden deve sýrtýnda
yol katlettiler
salý günü öðle üzeri bir gölgelikte
bir nebze dinlenmek için konakladýlar
peygamber efendimiz, istirahata çekildi
hz. ebu Bekir baþýnda
bir muhafýz gibi bekliyordu
bir taraftan da etrafa göz gezdiriyordu
yolculuk esnasýnda garip hadiseler cereyan ediyordu
uzakta bir çoban gördüler
yanýna varýp süt istedikleri bir çoban,
yanýmda süt verecek þu keçiden baþkasý yok
fakat o da hamile oldu ve sütü çekildi….dedi
resul-i kibriyanýn þifalý ve bereketli eli
keçinin memelerine uzandý
mübarek elleriyle, onlarý sýðadý ve dua etti
memeler, anýnda sütle doldu
saðýlan sütü hepsi
kana kana içti
hayretler içinde kalan çoban
Allah aþkýna, sen kimsin
senin gibisine rastlamadým þimdiye kadar
resul-i ekrem efendimiz
kim olduðumu söylerim
gördüðünü, duyduðunu gizli tutmak þartýyla
çoban, olur, gizli tutarým diye söz verince
fahr-i alem efendimiz
ben Allah’ýn resülü muhammed’im. buyurdu
hayreti bütün bütün artan çoban
demek kureyþ’in yolunu sapýttý dediði
zat sensin, öyle mi dedi
server-i kainat peygamber efendimiz,
onlar, öyle söylüyorlar.
bunun üzerine çoban
ben ;önce þahadet ederim ki;
sen bir peygambersin
getirdiðin de haktýr
senin yaptýðýný ancak bir peygamber yapabilir
ben, sana tabi oldum dedi
orada islamiyetle þereflendi
kureyþ’in peygamber efendimizi ele geçirenlere
yüz deve va’d ettiði
kinane kabilesinden olup o havalide yaþayan
beni müdlic aþireti tarafýndan da duyulmuþtu
sahil yolundan iki deve ile dört kiþinin
geçip gittiðini de iþitmiþlerdi
bunlardan gayet cesur
ayný zamanda iyi iz takip eden
süraka bin malik de bu mükafatýn tatlýlýðýna kanarak
takibe koyulmuþtu resul-i ekrem efendimizi
bir ihbar üzerine süraka harekete geçti
kýsa zamanda buldu izlerini
dörtnala koþturduðu atý ile
gittikçe yaklaþýyordu resul-i ekrem efendimize
aralarýnda az bir mesafe kalmýþtý
hz. ebu bekir süraka’nýn geldiðini görünce telaþlandý
peygamber Efendimiz, maðarada olduðu gibi
üzülme, Allah bizimle beraberdir. dedi
*
sevda büyüdükçe, ayrýlýklar da boy atýyor
sürekli kýyamette dünya
ince ince dökülüyor makyajý
tenlere zamanýn paslý ucu dokunuyor
insan, her an bir kuyuya atýlýyor
dert duvarlarý üstümüze üstümüze gelirken
korku alevleri kalbimizi yakýp kavururken
bizi sonsuz gölgelerin tarafýna çaðýrýyor
hüzünlerin kýþý
kalplerimize zemheri soðuklarla vururken
o bizi yüz yüze bakacaðýmýz
söz söze çoðalacaðýmýz
göz göze kalacaðýmýz
sarsýntýsýz sohbet odalarýnda bekliyor
buranýn kalmaya deðer olmadýðýný
buranýn kimseyi doyurmadýðýný söyleyecek
buradan sonrasýnýn olduðunu
bundan fazlasýný istediðini fýsýldayacak…
redfer