mesafelerden öte
bu yolculuk mesafelerin en uzaðýný içeriyor
bir tanýmlama gerektiriyor yolculuðun seyri
insaný kabýndan ve kalýbýndan çýkarýyor
insan fýtratýnýn en büyük potansiyeli gerçekleþiyor
en geniþ kapsamý açýlýyor
çekirdek kýrýlýyor
insan, beþeriyet kabuðunu yýrtýyor
arza dönük yüzünü semaya çeviriyor
gece yürüyüþü,
insaný arzdan uzaklaþtýrýp
semaya yakýn eylerken
ýþýðýn ve renklerin karmaþasýndan uzakta
yalýn ve yalnýz bir derinleþmeye çaðýrýyor
gecenin izin verdiði ölçüde,
dünyanýn öbür yüzüne yönelik
semavi ve deruni bir yakýnlaþma yolculuðu
gece yürüyüþü
gündüzleri gözden kaybolup,
geceleri nice yýldýzlar arasýndan baþýný uzatýp
dünyanýn öbür yüzünden haber veren kandilimiz
sessiz sedasýz
içimize çekildiðimiz her gece
derunumuza yanaþýyor
gönüllerimizin yoldaþý
dünyayý ardýna alýp
her gece halden hale yuvarlanýp
deðiþiyor, dönüþüyor, büyüyor
arza baðlý bir semalý gibi
semalarýmýzý dolaþýyor
*
hicretten bir buçuk sene önce
recep ayýnýn 27. gecesi
bu gece peygamber efendimizin
en büyük mucizesi
isra ve mirac hadisesi gerçekleþti
bu gece cebrail (a.s.) geldi
resul-i ziþan efendimizi
mescid-i haram’dan alýp burak ile
mescid-i aksa’ya götürdü
oradan …Cenab-ý Hakkýn kudretine delalet eden
gökyüzündeki harika icraat
ayet ve alametlerin birer birer gösterilmesi için
semavata çýkarýldý
sema tabakalarýnda bulunan
bütün peygamberlerle görüþtürüldü
oradan da imkan ve vücub ortasýnda
kab-ý kavseyn ile iþaret olunan makama çýktý
kendilerine bir çok acayip ve garip þeyler
temaþa ettirildi
bilemeyeceðimiz, anlayamayacaðýmýz bir þekilde
mekandan münezzeh olan Cenab-ý Hakkýn
bizzat kelamýný iþitti
Cemal-i Pakýný müþahede etti
ayný gece hane-i saadetine geldi
Cenab-ý Hak, sevgili resulünün zatýyla ilgili
kur’an-ý azimüþþan’ýnda bu mucizesini
bize þöyle haber verdi
‘ayetlerimizden bir kýsmýný ona göstermek için
kulunu bir gece mescid-i haramdan alýp,
çevresini mübarek kýldýðýmýz mescid-i aksa’ya
seyahat ettiren Allah,
her türlü noksandan münezzehtir
þüphesiz ki O her þeyi hakkýyla iþiten
her þeyi hakkýyla görendir…’
isra ve mirac mucizesi,
zaman ve zemin kayýtlarýnýn dýþýnda
mülk ve melekuta dair sýrlarla dolu
resul-i kibriya efendimizin
muazzam bir mucizesi olduðundan,
müteaddid tariklerle güzide sahabiler tarafýndan
peygamberimiz (s.a.v.)’den nakledilmiþtir
bu rivayetlerine göre
resul-i kibriya efendimiz, bir gece
ka’be-i muazzama’nýn hatim kýsmýnda yatarken
hazret-i cebrail gelip göðsünü yardý
kalbini zemzem suyu ile yýkadý
içine hikmet doldurup eski haline koydu
sonra beyaz bir binit (Burak) getirildi
habib-i kibriya efendimiz, ona bindirildi
cibril’in (a.s.) refakatinde yol aldýlar
burak, adýmýný
gözün eriþebileceði yerin ilerisine atýyordu
resûl-i ekrem efendimiz, cibril (a.s) ile birlikte
beyt-i makdis’e vardý.
bütün peygamberlerin toplanmýþ olduðunu gördü orada
onlara imam oldu
birlikte namaz kýldý
peygamber Efendimize
birinde süt,
birinde þerbet
diðerinde ise su bulunan
üç bardak takdim edildi
takdim esnasýnda eðer suyu alýrsa
kendisi de ümmeti de ihtiyaçsýz ve kanaatkar olur
þerbeti alýrsa
kendisi de ümmeti de mahrumiyete duçar olur
þayet sütü alýrsa
kendisi de ümmeti de doðruyu bulur. diye
bir ses iþitti
resul-i ekrem, süt bardaðýný alýp içti
bununun üzerine cebrail,
ya Muhammed
sen, fitri ve tabii olaný seçtin
sen de ümmetin de doðru yola iletildiniz
beytü’l-makdis’de yüksek makamlara çýkmak için
mir’ac merdiveni kuruldu
peygamber efendimiz bu merdivene
cebrail (a.s.) ile birlikte bindirildi
birlikte yükseldiler...
nihayet dünya semasýna vardýlar
hz. cebrail gök kapýsýný çaldý
kim o… denildi
cibril’im.
yanýndaki kim.
muhammed
ona gelsin diye haber gönderildi mi
evet, gönderildi.
bundan sonra gök kapýsý açýldý
dünya semasýnýn üstüne çýktýlar
resul-i ekrem efendimiz orada oturan bir zat gördü
sað ve sol yanýnda bir takým karaltýlar vardý
saðýna bakýnca gülüyor, soluna bakýnca aðlýyordu
resul-i ekrem efendimize
hoþ geldin, safa geldin salih peygamber, salih oðul
peygamber efendimiz, cebrail’e
bu kim diye sordu.
hz. cebrail þu cevabý verdi
bu senin baban adem’dir
þu saðýndaki, solundaki karaltýlar da
çocuklarýnýn ruhlarýdýr
saðýndakiler cennetlik,
solundakiler cehennemlik olanlardýr
saðýna bakýnca güler
soluna bakýnca aðlar
buradan ikinci semaya yükseldiler
gök kapýsý açýldý ve resul-i kibriya efendimiz, orada
hz. yahya ve hz. isa (a.s.) ile karþýlaþtý
hz. vebrail, bu gördüklerin yahya ve isa’dýr
onlara selam ver.
selamlaþtýlar ve onlar peygamber efendimize
hoþ geldin, safa geldin salih peygamber, salih kardeþ dediler
bundan sonra resul-i kibriya efendimiz cebrail ile birlikte
ayný minval üzere
üçüncü katta hz. yusuf
dördüncü katta hz. idris,
beþinci katta hz. harun,
altýncý katta hz. musa
yedinci katta da hz. ibrahim (a.s.) ile görüþtü
onlarýn hepsi de kendisine
hoþ geldin"de bulundular
miracýný kutladýlar
cebrail (a.s.), yedinci kat semadan
resul-i ekrem efendimizi alýp yükseklere çýkardý
sonra habib-i kibriya’nýn karþýsýna
sidre-i münteha sahasý açýldý
cebrail (a.s.),
iþte, bu sidre-i münteha’dýr.
ben, buradan bir parmak ucu ileri geçemem
yanar kül olurum
oradan ileriye tek adým atmadý
eesul-i ekrem efendimiz
sidre-i münteha’dan dört nehirin aktýðýný gördü
peygamber efendimiz, burada cebrail’i (a.s.)
bir kere daha asli þekli ve suretinde gördü
daha önce de kendilerine risalet vazifesi verildiði sýrada
onu mekke’nin ciyad mevkiinde görmüþtü
ufku kaplayan haþmetli kanatlarýyla
resul-i kibriya efendimiz daha sonra
yanýnda cebrail (a.s.) olmadýðý halde
imkan ve vücub ortasýnda
kab-ý kavseyn ile iþaret olunan makama vardý
bundan sonra mekandan münezzeh
Zat-ý Zü’l-Celalin sohbeti
ve Cemaliyle müþerref oldu
mevlid yazarý merhum süleyman çelebi
gayet nezih bir tarzda o aný þöyle tasvir eder
‘söyleþirken cebrail ile kelam
geldi refref önüne virdi selam
aldý olþah-ý cihaný ol zaman
sidre’den götürdü vü gitdi heman…’
resul-i ekrem efendimiz, mirac gecesinde
bir çok ilahi tecellilere
hitap ve iltifatlara mazhar kýlýndý
erkan-ý imaniyenin hakikatlerini göz ile gördü
melaikeyi, cenneti, ahireti
hatta Zat-ý Zü’l-Celal’i müþahede etti
miraçta her gün beþ vakitte namaz kýlýnmasý emredildi
Cenab-ý Hak þöyle buyurdu
‘ya muhammed, benim katýmda, hüküm deðiþmez
onlar, her gece ve gündüzde beþvakit namazdýr
her namaz için de on ecir vardýr ki,
bu da elli namaz eder.’
böylece, beþ vakit namaz farz kýlýndý
resul-i kibriya efendimiz tarafýndan
mirac gecesinin cin ve inse bir hediyesi oldu
imkan ile vücub ortasýnda
kab-ý kavseyn ile iþaret olunan makama giren
mekandan münezzeh olan Cenab-ý Hakkýn kelamýna
rü’yetine mazhar olan resul-i kibriya efendimiz
ayný gece hane-i saadetine getirildi
sabahleyin miracýný
ve o ulvi seyahat esnasýnda gördüklerini
kureyþ’e haber verip anlatmak istedi
ancak, amcasý ebu talib’in kýzý ümmühani
elbisesine yapýþarak
ya resulallah
sakýn bunu halka anlatma, seni yalanlarlar ve seni üzerler
peygamberimiz (s.a.v.),
vallahi… ben onu anlatacaðým.
halkýn yanýna varýp mirac’ý haber verdi
kureyþliler þaþýrdýlar,
ya muhammed.
buna delilin ne
biz bunun bir benzerini daha þimdiye kadar iþitmedik
resul-i ekrem efendimiz þunlarý anlattý
delilim þudur ki,
filan oðullarýnýn devesine filan vadide
filan yerde rastladým
develerini kaçýrmýþ arýyorlardý
onlarý develerine doðru kýlavuzladým
ve ben þam’a yöneldim
sonra dönüþümde dabhanan’a geldiðimde
filan oðullarýnýn kafilesine rastladým
halký uyuyordu.
onlara ait, üstü örtülü su kabýnýn örtüsünü açýp
içindeki suyu içtim.
yine eskisi gibi üzerini örttüm
baþka bir delilim de þudur
sizlere ait bir kafileye ten’im yokuþunda rastladým
önde karamtýrak bir deve vardý
üzerinde birisi siyah,
öbürü alaca renkli iki çuval bulunuyordu
halk merak içinde ve süratle seniyye mevkiine çýktý
bir müddet sonra kafile çýkageldi
peygamber efendimizin haber verdiði gibi
önünde karamtýrak deve vardý
gelen diðer kafileye su dolu kaplarýný sordular
onlar, su doldurup, üzerini örttüklerini söylediler
su kabýna baktýlar
üzeri kendilerinin örttüðü gibi örtülü idi
ama içinde su yoktu
müþrikler þaþýrdýlar,
ve týpký dediði gibiymiþ dediler.
müþrikler, peygamberimiz (s.a.v.)’in haber verdiði
diðer haberleri de araþtýrdýlar
ve aynen söylediði gibi buldular
buna raðmen iman edip peygamberimiz (s.a.v.)’in
davasýný tasdik etmediler
isra ve mirac mucizesini
kabul etmemekte direnen kureyþli müþrikler
deve ile mekke’den þam’a gidiþ bir ay
dönüþ de bir ay sürer
muhammed, oraya bir gecede
nasýl gidip mekke’ye döner
içlerinden o taraflara seyahat etmiþ
mescid-i aksa’yý görmüþ olanlar
peygamber efendimize gelerek
mescid-i aksa’yý bize tarif edebilir misin
diye sordular
resulullah efendimiz
gittim, tarif edebilirim.
bundan sonrasýný efendimiz þöyle anlatýr
onlarýn, yalanlamalarýndan ve suallerinden pek çok sýkýldým.
hatta, o ana kadar öyle bir sýkýntý hiç çekmemiþtim
derken, Cenab-ý Hak, birden
beytü’l makdis’i bana gösterdi
ben de ona bakarak
her þeyi birer birer tarif ettim.
hatta bana,
beytü’l-makdisin kaç kapýsý var diye sormuþlardý
halbuki, ben onun kapýlarýný saymamýþtým
beytü’l-makdis karþýmda görününce,
ona bakmaya ve kapýlarýný birer birer saymaya
ve bildirmeye baþladým.
bunun üzerine müþrikler
vallahi, tastamam ve doðru tarif ettin…dediler
buna raðmen yine iman etmediler
mekke halký arasýnda gönülleri islama ýsýnývermiþ,
fakat mirac haberiyle
birden þaþýrýp kalan kimseler de vardý
bunlar bu haberi duyar duymaz derhal
hz. ebu bekir’e koþtular
ya eba bekir
arkadaþýnýn iþinden haberin var mý
o, bu gece beytü’l-makdise gittiðini
orada namaz kýlýp
mekke’ye döndüðünü söyledi
hz. ebu bekir,
siz bunlarý ondan mý duydunuz
evet..aynen ondan duyduk
hz. ebu bekir
vallahi …o söylediyse,
þeksiz þüphesiz doðrudur
siz buna hiç þaþýrmayýn
sonra da
kalkýp doðruca
resul-i kibriya efendimizin yanýna gitti.
ya resulallah
sen, þu halka bu gece
beytü’l-makdis’e gittiðini söyledin mi
peygamberimiz (s.a.v.)
evet…
ebu Bekir,
doðru söylüyorsun
senin Allah’ýn resulü olduðuna þehadet ederim
bunun üzerine peygamber efendimiz de
ya eba bekir, sen zaten sýddýksýn buyurdu
ve, o günden itibaren hz. ebu bekir,
sýddýk diye anýldý
sýddýk, þeksiz, þüphesiz doðrulayan manasýnaydý
*
miraç ,
arzlý birinin semavi yolculuðudur
cismen dünya topraðýný yurt edinmiþ
ruhen, aklen semalarý aþan bir insanýn yolculuðu
dünyada ama dünyadan olmayan birinin
kendi sýnýrsýzlýðýný ilan ediþidir
miraç,
týpký topraða gömülmüþ bir tohumun
topraðýn içinde kalmaya deðil
topraðý aþmaya programlý olmasý gibi
ademoðlu adýna bir patlayýþtýr
bir sýnýrsýzlýk ilanýdýr
bir külli filizlenmedir
nasýl gece ehline
ötelerden haber veriliyorsa
bizden biri de,
katran baðlamýþ,
gaflet bulutlarýyla kararmýþ dünyeviliðimizin gecesine
ötelerden vahiy nuru yansýtarak
bizi bizden ötelere çaðýrýþýdýr miraç
gecelerimizi aydýnlatan
nefsimize aydýnlýk ayetler taþýyan
resul-ü ekrem de
her gece yürüyüþünü adýmlýyor içimizde
miraç ve ay yarýlmasý yeniden harmanlanýyor
birbiri içine doðru açýlýyor
birine diðerinden bakýlýyor
derin manalý çaðrýþýmlarla
gece yolcusu
sema-yý risaletin ,kamer-i müniri
mirac yolcusu, gece yürüyüþçüsü
risalet göðünün parlak ayý
mi’rac yolcusu kuldur, beþerdir
yüzü semaya dönüktür
yerin çekim alanýndan kurtulmuþ
arza baðlýlýðýný kýrmýþ
arþýn teveccühüne yanaþmýþ
semavata asýlý mahbubiyet makamýdýr
muhammed mustafanýn (asm) miracý
kab-ý kavseyn
resul-ü ekrem (asm)
birbirine hem deðen, hem deðmeyen
ne bir olan,
ne de ayrý kalan iki yanýn
ubudiyet ve nübüvvet kanadýdýr
zat-ý ahmediye’nin (asm) yolculuðu
o vahiy elçisi
Haktan halka doðru gelmiþ
halktan Halka olan iki türlü elçidir
yukarýdan aþaðýya
aþaðýdan yukarýya doðru
yolculuðun elçisidir
ilahi bir lütuf ki
bir tarafta miraç
diðer tarafta þakk-ý kamer
kab-ý kavseyn
hasýlý,
risalet semasýnýn kamer-i müniri
nefsimizin gecelerinde hala
devem ediyor göklü yürüyüþüne
redfe