varýz...
öyleyse bilmeliyiz
sükutun kutlu eli deðince elimize
hevesin bin bir rengine müptela hayatlarýmýz
yüreklerimizde bin bir arzu
akýp giden zamanýn her renginden
ayrý desenler çizilmiþ alnýmýza
sonsuzluðun kokusunu almakta zorlanýyor dimaðlarýmýz
boþ hayaller gibi savruk gönüller
kumlara çizdiðimiz emellere dair resimler
fýrtýnalara uðramakta
hakikati hayale
gerçeði masala döndürmekte
hep bir arzu içimizde
hep bir ihtiras
saldýrmakta isteklerimiz dört bir yana
batýl tasavvurlarýn aðýna düþmekteyiz
bu ne vahþi çaðdýr böyle
duygularýmýzý sersefil eyleyen
bu ne zamandýr ki
nicedir gülistanlar harap
gül fidanlarý kýrýk
*
eskiden beri resul-i ekrem efendimizin
en yakýn dostlarýndan biri
görüþür ve konuþurlardý
onda da göze çarpan en mühim özellik
cahiliyye devrinin çirkin adetleriyle
fýtratýný bozmamýþ olmasý
ruh, kalb ve aklýný
þirk inancý ile kirletmemiþ bulunmasýydý
tanýnmýþ bir tüccardý
kavminin ileri gelenleri
her zaman fikrinden istifade ederdi
kureyþ’in kan davalarýný halleden oydu
ailelerinin soy soplarýný, nesep þecerelerini
iyilik ve kötülüklerini
gayet iyi bilirdi
resulullah efendimiz
henüz açýktan davete baþlamamýþtý
yine de davasý kulaktan kulaða yayýlmýþ
kureyþin ileri gelenleri tarafýndan duyulmuþtu
hz. ebu bekir
yemen tarafýna yaptýðý bir seyahatten
henüz dönmüþtü
bazý kureyþin ileri gelenleri
kendisine hoþ geldin demek için
evine varmýþlardý
hz. ebu bekir…
ben mekke’de yokken neler olup bitti
önemli bir haber var mý diye sordu
ey ebu bekir…
büyük iþ var
ebu talibin yetimi muhammed
peygamberlik iddiasýna kalkýþtý
biz de senin yemen’den dönüþüne kadar
beklemeyi uygun bulduk
artýk, sen o dostuna git
ne edeceksen et
onu davasýndan vazgeçir
hz. ebu bekir derhal
fahr-i alemin evine vardý
ya ebe’l-kasým…
peygamberlik iddiasýnda bulunduðun
kavminden ayrýldýðýn
atalarýnýn dinini kötüleyip
inkar ettiðin doðru mu
resul-i ziþan efendimiz
küçük yaþlarýndan beri
beraber olduklarý hz. ebu bekrin
bu sözlerine önce tebessüm buyurdu
ya eba bekir …
ben sana ve bütün insanlara gönderilmiþ
Allah’ýn resulüyüm
insanlarý bir tek olan Allah’a
davet ediyorum
sen de þahadet getir
hz. ebu bekrin akýl ve gönül aleminde
bir anda þimþekler çaktý
fýrtýnalar koptu
sýcak rüzgarlar esti
bu sözleri
küçük yaþýndan beri
çok iyi tanýdýðý
zatýný candan seven
o ana kadar mübarek dudaklarýndan
hilaf-ý hakikat tek bir söz iþitmeyen
muhammedü’l-emin’den (a.s.m) duyuyordu
hiçbir tereddüt emaresi göstermeden
derhal kelime-i þahadet getirerek
müslüman oldu
islama davet karþýsýnda
en ufak bir tereddüt göstermeyiþini
resalullah efendimiz onun için
bir fazilet sayarak
þöyle buyurmuþtu
ebu bekir’den baþka
imana davet ettiðim herkes
bir duraklama
bir tereddüt
bir þaþkýnlýk geçirdi
fakat o,
kendisine islamý anlattýðým an
ne durakladý
ne de tereddüt etti
nebiyy-i ekremi iki dað aralýðýnda
hz. ebu bekir’in müslüman olmasýndan daha çok
sevindiren bir baþka hadise olmamýþtý
islam’la þereflenen hz. ebu bekir’in
daha evvel gördüðü bir rüyasý da
gerçekleþmiþ oldu böylece
rüyasýnda bir ayýn mekke’ye indiðini
sonra bölünerek
þehrin evlerine daðýldýðýný
sonra da toplanýp
kendi evine girdiðini görmüþtü
bu rüyasýný o zaman
ehl-i kitaptan bazý alimlere anlatmýþtý
onlar, gelmesi beklenen peygamberin
pek yakýnda mekke’den çýkacaðýný
kendisinin de ona uyup
bahtiyarlar arasýnda yer alacaðýný
söylemiþlerdi
hazret-i ebu bekir,
müslümanlýðýný izhar etmekten de çekinmedi
müslüman olmasý kureyþ arasýnda
büyük bir yanký uyandýrdý
çünkü o, kureyþ içinde itibarlý
güvenilir, sözünde sadýk biri idi
sevimliliði ve yumuþak huyluluðu
kavmine sevdirmiþti onu
hazret-i ebu bekir
müslüman hür erkeklerin
ilk halkasýnýn temsilcisiydi
onun müslüman olmasýyla
iman halkasý biraz daha geniþledi
yollar biraz daha açýldý
müstakim yolda yürüyen bahtiyarlar
daha da arttý
islam nimetine eriþen
her biri adeta bir sýnýfýn temsilcisi
ilk müslümanlar þunlardý
kadýnlardan, hazret-i hatice
çocuklardan hazret-i ali
hür erkeklerden hazret-i ebu bekir
azatlý kölelerden hazret-i zeyd bin harise
kölelerden hazret-i bilal-i habeþi
islama gizli davet daha da hýz kazandý
islama girme bahtiyarlýðýna erenler
yakýnlarý ve akrabalarýyla
bu bahtiyarlýðý paylaþmak istiyorlardý
onlarý þirkin ýstýrabýndan
cahiliyetin çirkinliðinden
kurtarmak için çýrpýnýyorlardý
hazret-i ebu bekir’in vasýtasýyla
gizli davet devresinde
islamla þereflenenler
osman bin affan
zübeyr bin avvam
abdurrahman bin Avf
sa’d bin ebi vakkas
talha bin ubeydillah
bu beþ sahabi de
sonradan cennetle müjdelenen
on sahabi arasýnda yer alacaklardý
islamýn nuru günden güne yayýlýyordu
ilk müslüman kadýn hazret-i hatice’den sonra
hz. abbas’ýn hanýmý ümmü fazl
hazret-i ebu bekir’in kýzý esma
kazret-i ömer’in kýzkardeþi fatýma
ilk müslüman kadýnlar arasýnda
yer aldý
müþrikler de boþ durmuyordu
hidayet güneþiyle gönüllerini aydýnlatanlara
hor bakmaya
iftira atmaya
sözlü hakaretlerde bulunmaya
baþlamýþlardý
bunlarýn hiçbiri
kainatta en büyük kuvvet olan Allah’a
iman hakikatini kalplerine nakþetmiþ bulunan
saadet asrýnýn mesut insanlarýný korkutmuyor
hak davasýndan geri çeviremiyordu
en ufak bir tereddüde düþüremiyordu
insanlarýn tehdit ve korkutmalarý
Allah’a olan iman yanýnda
rüzgarýn önünde bir toz
sel önünde bir çöp gibi
zayýf ve dayanýksýz kalýyordu
redfer