bize fikrimiz bile sorulmuyor nedense
oysa biz
bir medeniyetin adýydýk eskiden
bir hayat tarzýydýk
þimdi ötekiler hükmediyor bize
bizi fiþliyorlar durmadan
belki bir baþkaldýrmanýn adýdýr yaþadýklarýmýz
belki bir uyanmanýn sancýsýdýr
biz,
biz olmayý yitirdikten sonra oldu olanlar
miskinliði gayrete tercih etmemizden sonra oldu
gölgelerden kan sýzdý sükunetimizin üstüne
suçlarýmýzýn kanýydý hem...
sicim sicim gözyaþlarýmýzý dolayýp hoyrat ellerine
gülüþlerimizin uçurtmalarýný
ötekiler uçurmaya baþladý
rüzgarlar avare çýktý
yalnýzlýðýmýzý duyduk bir uçtan bir uca
çýðlýklarýmýz anlamsýz kalabalýklara tutsak edildi
zaman onlara ayarlandý
yelkovanlar da bunalým saatlerine
*
efendimiz yirmi yaþýnda
ficar muharebesi patlak vermiþti
cahiliye devrinde
araplar arasýnda
kanlý çarpýþma ,cinayetlerin
þiddet olaylarýnýn
kan davalarýnýn
her türlü hýrsýzlýk, yolsuzluklarýn
ardý arkasý kesilmiyordu
kalpleri þefkat ,merhametten mahrum
cemiyet hayatlarý hak ve hukuktan uzak
insanlardan birbirini
kýrýp geçmekten baþka
zaten ne beklenebilirdi
öteden beri
muharrem, recep, zilkade, zilhicce aylarý
araplarca mukaddes aylardý
bu aylarda her türlü kötülüðün iþlenmesi
her türlü haksýzlýðýn yapýlmasý
kan dökülmesi kesinlikle yasaktý
bunun için haram aylar adýyla anýlýyorlardý
peygamberimiz yirmi yaþlarýnda iken katýldý
dördüncü ficar muharebesine
ukaz panayýrýnda yapýlan
dördüncü ficar muharebesine
ebu talip katýlmak istememiþti
kureyþ’in diretmesi üzerine
iþtirak etmiþti
muharebe sýrasýnda
ebu talip`in aziz yeðeni efendimizi
bir iki defa yanýna alarak götürmüþtü
ancak o, sadece
atýlan düþman oklarýný toplayýp
amcasýna vermekle yetinmiþti
çarpýþmanýn bir türlü son bulmadýðýný gören taraflar
nihayet birbirlerine anlaþma teklif ettiler
yirmi kiþinin diyeti ödenerek
fil tarihinden yirmi yýl sonra
vuku bulan bu kanlý çarpýþma da
nihayet buldu böylece
son ficar harbinde
çok kimse hayatýný kaybetmiþ
oluk oluk kan akmýþtý
kabileleri arasýndaki düþmanlýk duygusu
daha da bilenmiþti
her an basit sebepler yüzünden
büyük hadiseler çýkabilir
adam öldürülebilir
kabileler birbirine saldýrabilir duruma gelinmiþti
mekke`de dýþarýdan gelen yabancýlar için
can, mal, namus emniyeti diye
bir þey kalmamýþtý
isteyen istediði yabancýnýn malýný alýr
karþýlýðýnda tek kuruþ ödemezdi
aciz ,güçsüzler her türlü zulme maruzdu
bu vahþet saçan manzaraya
bir çare bulunmasý gerekiyordu
insanlýk haysiyetine yakýþmayan
bu hareketlerin önüne geçilmeliydi
ne yapýlabilirdi
namus ehlinin haksýzlýk karþýsýnda
vicdaný ýstýrap duyanlarýn
cemiyetin emniyet ve asayiþini düþünüp duranlarýn
halletmek istedikleri meselelerdi bunlar
bardaðý taþýran son damla
yemen`in zebid kabilesinden birinin
bir deve yükü malýnýn
þehrin ileri gelenlerinden as bin vail tarafýndan
gasp edilmesi hadisesi oldu
zebidlinin yardým istemek maksadýyla
çaldýðý her kapý
yüzüne kapatýlýyordu
sonunda ebu kubeys daðýna çýkarak
uðradýðý zulüm ,hakareti
kureyþlilere yüksek sesle haykýrdý
bu yüksek tepeden
þehir halkýný yardýma çaðýrdý
bu davet
cemiyetin periþan halini düþünen kafalarý uyandýrdý
derhal bir araya toplandýlar
bu yolsuzluklara
bu gayr-ý meþru davranýþlara
çare aramaya koyuldular
bu konuda ilk kiþi
mekke`nin hatýrý sayýlýr büyüklerini
bir araya getirmeye teþebbüs eden ilk kimse
peygamberimizin amcasý zübeyirdi
haþim, muttalip, zühre, esed, haris, teymoðullarý
bir çoðunun iþtiraký ile
mekke`nin zengin, itibarlý en yaþlýsý sayýlan
abdullah bin cudanýn evinde toplandýlar
hil-fu`l-füdul cemiyeti kuruldu
uzun uzadýya konuþup tartýþtýktan sonra
þu kararlar alýndý
mekke`de
ister yerlisinden
ister dýþarýdan olsun
zulme uðramýþ kimse býrakýlmayacak
bundan böyle mekke`de
zulme asla
meydan verilmeyecek
zalime asla
fýrsat tanýnmayacak
mazlumlar ,zalimlerden haklarýný alýncaya kadar
mazlumlarla beraber olunacak
cemiyet üyeleri
bu ahidler üzerinde
sebat edeceklerine dair
þöylece yeminde bulundular
denizlerin,
bir kýl parçasýný
ýslatacak sularý kalmayýncaya
hira ve sebir daðý yerlerinden
silinip gidinceye kadar zulüm
bu ahdimizde sebat edeceðiz
kurulan bu cemiyete
hilfu`l-füdul adý verildi
hilf" yemin
füdul fazýllar demekti
sevgili peygamberimiz de
henüz yirmi yaþýnda bir genç olmasýna raðmen
yaþlýlardan teþekkül eden bu cemiyete
amcalarýyla birlikte katýlmýþtý
zulme karþý birleþmede
görüþlerini müspet olarak izhar etmiþti
bu, efendimizin genç yaþýndan beri
olgun düþüncelere sahip olduðunun
zulme karþý nefret duyduðunun
henüz o zamandan beri
kavmi ve kabilesi arasýnda
büyük bir itibara layýk görüldüðünün ifadesiydi
þefkat ve merhamet timsali efendimiz elbette
peygamberlikle vazifelendirilmeden evvel de
mazlumun imdadýna koþacak
bu hususta gösterilen gayretlere
yardýmcý olacaktý
çünkü o
güzel ahlaký tamamlamak maksadýyla gönderilmiþti
öyle ise
güzel ahlaka vasýta olan her gayrete
kendisi de katýlacaktý
ilahi risalet vazifesi
verildikten sonra da kendisine
katýlmýþ olmaktan mezkur cemiyete
duyduðu memnuniyeti
þu ifadelerle beyan buyuracaktý
abdullah bin cudanýn evinde yapýlan yeminleþmede
ben de bulundum
bende yemin ettim
bence o yemin
kýrmýzý tüylü develere sahip olmaktan daha sevimlidir
ben ona þimdi bile çaðrýlsam
icabet ederim
redfer