güneþ ve ay nurunu aþkýndan alýrken
güneþin ýþýðý aya vurur gibi
aþýðý aydýnlatýrken
bir huzmecik bahþeyle
ey sevgili
asi ve aciz üftadene
umut ver peykin olmaya
aþklarý unutan ben zerreye
aþkýný unutturma
her þey sen olsun
þu dünyada
sen olmayan dünya da
olmasýn hiçbir þey
hz. amine huzurlu
nur topu yavrusu
tatlý tebessümleriyle
kocasýnýn vefat acýsýný
bir nebze unutturdu
istikbale ümit ile bakmasýný saðlayan
tek teselli oldu
amine, þerefli yavrusunu
ancak bir hafta kadar emzirebildi
süveybe hatun
sütanne oldu kainatýn efendisine
günlerce emzirdi onu
fahr-i alem efendimiz
kendisine yapýlan iyiliklerin en küçüðünü dahi
unutmayacak ,karþýlýksýz býrakmayacak kadar
yüksek bir vefa duygusuna sahipti
zatýna bir müddet süt annelik yaptýðý için
hayatý boyunca unutmadý süveybe hatunu
onu sýk sýk ziyaret eder
her gördüðünde kendisine bol ihsan
iltifat ve ikramda bulunurdu
onun ter temiz, nezih hayatýnda
vefasýz en ufak bir davranýþa yer yoktu
ebu leheb peygamberimiz (s.a.v.)’in öz amcasý idi
resul-i ekrem’in risaletini tasdik ve ikrar etmediði gibi
hayatý boyunca da putperestlikten vazgeçemedi
karþýsýna en büyük bir düþman olarak dikilmekten
geri durmadý
Allah’ýn lanetine maruz kaldý
cariyesi süveybe hatunun bir týrnaðý kadar deðer kazanamadý
efendisine kavuþan mekke artýk þendi
beþeriyetin kalbine nur ve huzur sunuldu
mekke sevinçliydi
mekke adeta ulvi alemlere uçmak istiyormuþçasýna
heyecanlý ve coþkuluydu
mekke’nin havasý sýcak ve sýkýntýlýydý
çocuklarýn körpe vücutlarýna yaramazdý
onlarýn sýhhatli büyümelerine
gürbüz yetiþmelerine elveriþli deðildi
çölde hava güzel
su tatlý ve temiz
hayat serbest
iklim ise mutedildi
çölde yaþayan bazý kabilelerin dilleri de
çok daha düzgün ve pürüzsüzdü
asliyet ve tazeliðini koruyordu
iþte buna binaen
kureyþ eþrafý ve ileri gelenleri
daha sýhhatli yetiþmeleri
daha ve gürbüz olmalarý için
mekke dýþýnda
çölde yaþayan kabile kadýnlarýna
emzirmek üzere çocuklarýný teslim etmeyi
bir adet haline getirmiþlerdi
çocuk iki-üç sene
bazen daha fazla sütannenin yanýnda kalýrdý
yaylalarda yaþayan birçok kabile
bilhassa sa’d bin bekr kabilesi kadýnlarý
senede birkaç sefer
mekke’ye inerdi kafilelerle
yeni doðan çocuklarý emzirmek üzere
yanlarýna alýp yurtlarýna dönerlerdi
sa’d bin bekr sülalesi
bilhassa þerefte, cömertlikte, mertlik ve tevazuda
ün kazanmýþ bir kabileydi
bu yüzden, kureyþin ileri gelenleri
çocuklarýný onlara teslim etmek isterdi
o sýrada sa’doðullarý yurdunda
o ana kadar pek az görülmüþ
þiddetli bir kuraklýk hüküm sürüyordu
kuraklýðýn netice verdiði kýtlýk
kabile halkýný
yoksul ve periþan býrakmýþtý
öyle ki
develeri, koyunlarý zayýflamýþ ve sütleri kesilmiþti
þiddetli kýtlýk ve kuraklýk yýlýnda
beni bekr kadýnlarý
emzirecek çocuk bulmak
bir nebze geçimlerini
temin etmek maksadýyla
mekke’ye oldukça kalabalýk bir kafile halinde geldiler
gelen kadýnlarýn biri müstesna hepsi
münasib birer çocuk buldular kendilerine
gariptir ki
yetim oluþundan dolayý hiçbiri
sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’i almaya yanaþmadý
mekke’ye geç giren sadece bir kadýn vardý
iffeti, temizliði, hilim ve hayasý
yüksek ahlak ve faziletiyle
kabilesi arasýnda tanýnmýþ bir kadýndý
kocasýyla nöbetleþe
yaþlý ve zaif merkeplerine bindiklerinden
geride kalmýþtý kafileden
mekke’ye girdiðinde
yeni doðmuþ kureyþ çocuklarý
biri müstesna diðerleri
önde giden bekroðullarý kadýnlarý tarafýndan alýnmýþtý
ve o
mutlak Kudret Sahibinin kader ve hikmetiyle
emzirmek üzere kimseyi bulamadý
kocasý haris de üzgündü
arkadaþlarýnýn hepsi
varlýklý ailelerin çocuklarýný
aralarýnda paylaþmýþlardý
sadece küçük bir gecikmek yüzünden
eli boþ kalan bir kendisi vardý
solgun ve üzgün bir çehre içine gömülü
o iffetli kadýn
ilahi kaderin
kendisi için çizmiþ olduðu
nezih programdan habersiz
mekke sokaklarýnda
münasib bir çocuk bulamamanýn sýkýntýsý içinde
dolaþýyordu çaresiz
bir ara görünüþü ile etrafýn hürmetini celbeden
munis simalý yaþlý bir zat ile karþýlaþtý
bu zat, kainatýn efendisinin dedesi
þaný yüce ve þerefli
abdülmuttalipdi
birbirlerinin derdine derman olmak için sanki
dolaþýp duruyormuþlar gibi bakýþtýlar
konuþmaya baþladýlar
abdülmuttalib…
sen neredensin
kadýn…
beni sa’d kabilesi kadýnlarýndan
adýn ne
halime
abdülmuttalib…
ne güzel, ne güzel
dedikten sonra derin bir iç çekti
halimenin arkasýndan
ey halime
yanýmda yetim bir çocuk var
onu, sa’doðullarý kadýnlarýna teklif ettim
kabul etmediler
gel bari onu al
sen ona sütanneliði yap
onun yüzünden bahtiyarlýða
bolluk ve berekete erersin belki
halime beklenmedik bu teklif karþýsýnda
önce tereddüt geçirdi
eli boþ dönmek istemiyordu yurduna
bunun için tereddüdünü yendi
teklifi içinden kabul etti
kocasýndan izin almadan
cevabýný izhar etmek istemedi
kocasýnýn yanýna döndü hemen
emzirecek çocuk bulamadým
arkadaþlarým arasýna
eli boþ dönmeyi de hoþ görmüyorum
vallahi …ben de gidip o yetimi alacaðým
kocasý haris
almanda bir beis yok
belki de
Allah onun yüzünden bize
bereket ve hayýr ihsan eder
abdülmuttalib, halmme’yi alýp
sevgili peygamberimiz (s.a.v.)’in nurlandýrdýðý
hz. amine’nin mütevazý evine götürdü
halime, efendimizin baþucuna vardý
nur topu efendimiz
yünden beyaz bir kumaþa sarýlý
yeþil iplikten bir örtünün üstünde mýþýl mýþýl uyuyordu
etraf misk gibi kokuyordu
halime, hayret içinde kaldý
nur yüzlü efendimize içi ýsýnýverdi
öylesine ki
uyandýrmaya bile gönlü razý olmadý
artýk hüzün ve ýztýrap bulutu halime’yi terk etmiþti
sevincinden uçacak gibiydi
çocuk bulamamanýn sýkýntýsý içinde kývranýp dururken
birden böylesine güzel bir yavru ile
karþý karþýya gelmek
ne büyük bahtiyarlýktý
halime, fazla dayanamadý
kainatýn efendisinin baþucuna iyice yaklaþtý
yorganýn ucunu hafiften kaldýrdý
pamuktan yumuþak
kar gibi beyaz
gül gibi kokan ellerinden
mübarek alýnlarýndan
sevgi ve bir anne þefkatiyle öptü
o anda
peygamber efendimiz de gözlerini açtý
halime’nin busesine tatlý bir tebessümle cevap verdi
anlaþmýþlardý
biri çocuk bulamamanýn ýstýrabý ile bitkin ve mahzun
diðeri, kadýnlar tarafýndan reddedilen nur yetim
kader ikisinin de alemini sevinçle doldurdu
artýk nur topu efendimiz
gönlünü cezbettiði halime’nin kucaðýndaydý
fakat bu da ne
günlerdir zorla süt bulan göðüsler
efendimiz emmeye baþlar baþlamaz derhal sütle doldu
sanki, her biri bir süt çeþmesi kesilmiþti birden
halime þaþýrdý
kocasý haris hayretler içinde kaldý
sað göðsü,
kainatýn efendisinin aðzýnda
sol göðsü artýk ona sütkardeþi olan
halime’nin oðlu abdullah’ýn aðzýnda
halime, nur yetimi kucaðýndan
bir an bile indirmeye razý deðildi
hemen abdülmuttalib
hazret-i amine ile vedalaþarak
ayrýldýlar mekkeden
amine adeta bir bulut olup
nur yavrusunun peþinden koþtu
hüznüne göz yaþlarý da karýþtý
günlerce aðladý
iki gözü iki çeþme
güneþin batýþý
gözlerinde seyredilen sevgililere
hicran elçileri getiriyor umulmadýk akþamlar
yetim serhatlerde
doludizgin ýrmaklar hüzün diye akýyor
nasýl özlemem seni
dolunaylar kaþýnýn ucunda bir ben olmaya can atarken
ve hüma kanatlarýna düþürülen gölge seni dokurken
nasýl hasret duymam sana
bir kum saatinden zerre zerre savrulmada
kalpler iklimlere billur kýrýklarýnda aðlýyor
seherin gül fecrinden bugün
çýkýp gel þimdi
redfer