iki yýldýz eðer kavuþursa birbirine
öyle fýrtýna koparmýþ ki yeryüzünde
uçamazmýþ güvercinler
kapý açýlýrdý
içeri ilk sen girerdin
seninle beraber bir de tarifi zor
merhaba girerdi içeri
yürekler þenlik
çocukluk olurdu
bayram günleri olurdu
hoþ geldin denirdi susularak,
ama önce sen duyardýn o kýsýk sesleri
kentin içinde sadece bir sokaktýn
þimdi
vazgeçilmiþ þehirleri düþün
terk edilmiþ evleri tasavvur et
kaldýrýmlar tam burada çökük, kýrýk ve eski…
ahali öylesine gelip geçiyor üzerinden
öyle büyük , gösteriþli bir yer deðilsin
iki insan karþýlaþsa yol týkanýyor
en aðýr aksak adýmlar bile
senin üstünden geçerken
hýzlanýyor
mecburi bir güzergahsýn
bu zaruri geçiþ durumu olabildiðince kýsa
hýzlý adýmlar kullanýyor insanlar
yaðmur sende çamura dönüþüyor
bir de kar yaðarsa
öyle beyaz örtü falan deðil sendeki
arzýna uðramýþ kuru yapraklar
bir öbek halinde ve yarý ýslak
kokmuþ, çürümüþ biraz da ezilmiþ vaziyette
bu pespayeliðe onlar da eþlik ediyor
manzarayý tamamlýyor acý bir sefalet
buz, kar ve toprak bulamacýyla
daha da sevimsiz oluyorsun
bir yanýn kuzeydoðuya bakýyor
soðuk mevsimlerde poyrazýn eksik deðil
günün dörtte üçlük uyku diliminin
bir dakikasýný sana harcamýyor
sokak kedileri bile
mesela güvercinlere yem verilen bir meydan kadar
ruha dokunmuyorsun
etrafýnda aðaçlarla desteklenmiþ bir patika gibi
masal anlatan bir tarafýn da yok
çorak zeminlerin bile
senden daha fazla yeþerme ümidi var
bütün güzellikler sende çileye benziyor git gide
yaðmur
bir yerlere býraktýðý damlalarýyla
makberin en uzun versiyonunu çalýyor
nihavendin dinginliðinde hicazýn hüznünü anlatýyor
kuþlara, taþlara, yollara
bir yerlerde rüzgar
hükümranlýðýný ilan etmiþ adeta
en uzunundan bir uzun hava tabiata sunuyor
senden baþka köþelerde
senden baþka sokaklarda, caddelerde
han duvarlarýný okuyor fýrtýna
tüm ihtiþamýyla deðilse bile
bir osman hamdi bey tablosu
bazen de tüm keþmekeþiyle kaplumbaða rüyasýný görüyor
sende durum hiç de böyle deðil
yaðmur seninleyken
tahtakurularýnýn yediði ahþap evlerde,
çürümüþ ve nemle karýþmýþ atýklarýn kokusuyla birleþiyor
akýtan damlarýn iç mekanlarda yarattýðý o soðukluk
eklem iltihabýnýn verdiði sýzlamaya benziyor
rutubetler
rüzgar seninleyken
bütün yapraklarýný güzden dökmüþ
çýplak bir aðacýn en zayýf dalýnda
tek baþýna kalmýþ
o dermansýz yapraðý
düþtü düþecek korkusunda hapsediyor
gözlere aksettirdiði üþümek öfkesini
anlatýp duruyor saatlerce
gece
bir yerlerde
þafaðýn özlemini kýzýlýmsý bir karanlýkla bahþediyor sakinlere
ýlýkça bir iklimde mevsimi unutturuyor
mevsimin önemi de kalmýyor
bu ölçülü serinlikte
sesin ve sessizliðin böyle uyumlu yankýlandýðý caddelerde
öncesini ve sonrasýný düþünmenin telaþý da kalmýyor
ýlýk, serin, bulutsuz, dingin
mevsimsiz bir hayat býrakýyor
bir yerlerde gündüz
güneþle buluþan çiy tanelerinin erirken ýsýttýðý gökyüzünü
cömertçe açýyor
geceyi özlemde býrakan aþýklara…
güneþ,
aðýrlýðýný öyle bir hissettiriyor ki yollara
yollar ilkbahara ilikleniyor
asfaltý delmiþ bir ot
çayýrlara ulaþamayacak olmanýn verdiði kederi unutuyor
serpilen ilk gün ýþýðýnda
oysa
rengi senin rengin olurdu giyilen elbiselerin
sonra bir güzel gülümsenirdi heyecanla
resmi çizilirdi o tebessümlerin
halay coþkulu,
marþ adýmlý türküler söylenirdi
bazen arabesk gözyaþlarý dökerdi
sabahsýz geceler
oysa
dört yanýn sarýlýyken,
afiþler, sloganlarla dolardý duvarlarýn
o en soðuk kýþlarýn en ayazýnda bile
gülümseyen resmin
hep ilkbahardý
hep çiçekler açardý mütemadiyen
redfer