tebessüm ederdi hep
gözlerinin içi ýþýl ýþýl parýldardý
çoðu zaman yürürdü, binmezdi minibüse
belki de,
vereceði üç kuruþu düþünürdü
bir gün alýp gittiler onu
elma dallarýna konan serçelere inat
hiç unutmadým
babamý unutanlarý
çocukluðumu ödünç verdiðim akrabalarý
güneþimi çalýp götürdüler yüreðimden
karanlýkta siren çalan bir trenim þu koca kentte
pýhtýlaþmýþ kan damlasý gibi
yapayalnýz
yetim ve öksüz
*
daha çok severdim onu
kur’an okuduðu zaman mübarek gecelerde
inanmýþ sesiyle büyülenirdik
daha küçülürdük odanýn en uzak bir yerinde
sessiz sedasýz yudumlardýk nefesimizi
katlayýp koyardýk akan gözyaþýný mendilimize
solmasýn diye
kalbimizin buzlarý erirdi
cemreler düþerdi hayatýn güneþsiz yanýna
karýþýrdý erguvanlara dualarýmýz
buzlarý kýrardý daha ilk adýmda
tebessümü çocuklarýnýn canýna can katardý
guguk kuþlarý konardý saçaklarýndan beyazlar sarkan çatýlara
*
deðiþse de aðzýnda yarýnlarý anlatan sözler
yudum yudum içilse de dudaklarýndan umutlar
nefesin sýcaklýðýný demlerdi gönlünde
bölerdi kalbinin atýþýný hecelere
vedalaþmalar olacak
yýldýzlar kadar uzaklaþacaðýz elbet bir gün
sizi seviyorum derdi bilmem kaç kere
taþlara tutunan yosun olmayýn sakýn
kusursuz, sorunsuz, dupduru kazaklar örün
renk renk giydirin sýrtýna ruhunuzun
kýsa bir öyküdür hayat
zehir düþmesin diye uykularýnýza
uçurtmalarýný vurmayýn çocuklarýn
yorgun topraklara taze baharlar getirin
çiçekli daðlardan
aziz bir su parçasý gibi
kendiniz olmanýn hazzýný tadýn
koca bir ömür geçecek rüzgar gibi
önünüzden
*
evin en öksüzü babalardýr
en yalnýz, en kimsesizi
evin direði olurken kendisi direksizdir
dayanacaðý kimsesi pek yoktur
babalar unutulur
evin dýþ kapý mandalý gibidir çoðu zaman
ne sevdiðini gösterebilir
ne de sevilmek istediðini
en acýsý
yýllarca gözünden bile koruduðu o güzeller güzeli kýzýný
gelir adamýn biri alýr elinden
teslim eder bir baþkasýna elleriyle gözbebeðini
yýllarca dýþarýda deli gibi çalýþýrken,
bebekken hiç büyümeyeceðini düþündüðü yavrularýnýn
deðiþtiðini bile fark edemez
*
þimdiye kadar sana duygularýmý belli edemediðimi biliyorum
böyle olmasýný istemezdim
uzun zamandýr sana hiç seni sevdiðimi söyleyemedim
sana sýký sýký sarýlamadým
dizinin dibinde iki yabancý gibiydik
þimdi ne çok özlüyorum seni
nasýl da hayat karmaþasýnýn içine düþtük
eski bir hatýra gibi…
en yakýn arkadaþ olduðumuz zamanlarý deli gibi özlüyorum
birlikte yaptýðýmýz her þeyi
þimdi tekrar küçülsem
karþýdan karþýya geçerken ellerini tuttuðun çocuk olsam
beni okula ilk yazdýrdýðýn gün
senden öðrendiðim o kadar çok þey var ki
en güzeli iyi bir Müslüman olmayý sen öðrettin bana
*
seni hep otuzüç yaþýnla hayal ettim
hiç yaþlanmadýn, boyun hiç deðiþmedi
yaþadýðýmýz tüm anýlarý hafýzamda sakladým
küçükken her gece üzerimi örttükten sonra
beni çok sevdiðini söyleyip giderdin
bana çok güzel þeyler kazandýrdýn
torunlarýna da bakacaðýna söz vermiþtin
sözünü tutamadýn
yolunu gözler olduk
ama sen yoksun
*
ilk duyduðum anda kaným çekildi,
nefesim kesildi, hayat durdu sanki
bu asla olamazdý, sen gidemezdin hiçbir yere.
o kadar güçlüydün ki hayatý hiç býrakamazdýn çünkü
eve geldiðimde seni balkonda ki sandalyende bulurdum
dün eve uðradým sen balkonda deðildin
oysa ne de çok istemiþtim seni son bir kez daha görebilmeyi
þimdi mezarýnýn baþýna gelip senin için dua ediyorum
seninle sohbet ediyorum havadan sudan
lakin sessizce aðlýyorum
sen koca bir çýnar gibiydin
bana güç verirdin, destek verirdin,
sana teþekkür edebilmem imkansýz þimdi
fakat yine de deneyeceðim
teþekkür ederim baba
seni çok seviyorum
*
inan bana, kendimi yalnýz hissediyor
çok üþüyorum…
aramýzdaki mesafe ne kadar uzak olsa da
dün de bugün de yarýn da
yüreðim kadar bana yakýn olacaksýn hep
namaz vakitlerinde elimden tutup beni camiye götürdüðün
çocukluk günlerim tatlý bir hayal olarak zihnimde hep
kanýndan kan verdin
rýzýk temin ettin tüm zorluklara raðmen
alýn teri döktün yaban ellerde
karadenizin en haþin dalgasýydýn
evimize akýp gelen
gönül sahillerimizi okþayan
bir anda soldu her þey
bir anda sustu dudaklarda binlerce sözcük
sinemiz bin parçaya bölündü
sen gidince
öylesine kýrýlgan,
öylesine duygusallaþtýk
*
yedi nüfusu doyurmak için ekmeðini taþtan çýkardýn
ayakkabýnýn altýndaki delikler kime neydi?
el açmadýn kimseye,
yemedin yedirdin, giymedin giydirdin
bir gece
aðýtlar yürek parçaladý
hýçkýrýklar býçak olup baðýrlarý deldi
kuruyup dökülmesin diye yapraklar
kurup cinnetin saatini hep birlikte aðladýk
salýna-büküle aktý suya güneþin aydýnlýðý
yüzleri yalayarak ötelere gitti rüzgar
senle beraber
*
ne liman kaldý sýðýnacak
ne de gemilerin yaslandýðý dalgalar
artýk bel baðlayacak eðreti sevdalar da kalmadý
gömleðe yaka, cekete düðme, masaya örtü kalmadý
ateþe tutulan demir oldu her þey
eriyip yok oldu
eflatun akþamlar gölgelere büründü
vadiler öyle derin ovalar öyle geniþti
insanýn hasýydý
yüreði güzel bir babaydý göç eden
*
cebinde ki her kuruþu paylaþýrdý
ekmeðini yiyenler çok olmuþtu
özünde duygusaldý
sanat müziði severdi
gözleri dolu dolu olurdu dinlerken
yatýya kalan yaðmurlar yüzünden hep ýslaktý
gözyaþý serperdi ,su taþýrdý solgun yanaklarýna
çýðlýk olurdu rüzgarlarýn sesi
söyleyin ey rüzgarlar ...
bir baba daha yeniden büyür mü oralarda
tertemiz kur’an surelerinden
ezan seslerinden topladýðýnýz tevhitleri
alýp götürün ona
torunlarýn, dedem diye sarýlmadan ,
çekip gitmek var mýydý öyle baba?
*
gözü yaþlý kaldý yetmiþ yýllýk eþin
bizi fena yýktý birden gidiþin
ben kimlere diyeceðim artýk
bu benim babam
yolculuðun çok uzun sürdü,
sen pek uzun yolculuklar sevmezdin
nerelerdesin
telefonum çalar sen zannederim
kapýnýn zili çalar yine sen bilirim
sen bu kadar vefasýz deðildin ...
helalden harama dalmadýn hiç
paraya pula kanmadýn hiç
hangi toprak okþar saçlarýný
hangi taþlar öper ellerini þimdi
*
gökyüzünde ki bulut nasýl giderse daðlara doðru
insan nasýl düþerse yollara usulca
anýlar da öyle yol alýr gönülde
eskimez düþler
insan eskise de
dünya eskise de
uzun seferlerde kaldý o yaðýz bahriyeli
eski bir þarký oldun þimdi
alageyiklerimi vurdular en kuytu yerde
unutamadým
yýldýrýmlara lehimlendi damarlarým
ýþýðým söndü camlarým kýrýldý
çalmaz oldu en sevdiðin þarkýlar
soðuk mavilere yükseldi soluðun
dalýndan düþen her kuru yaprak gibi
göçen her yýldýz gibi
kapatýp kapýlarý gittin
*
sýva kalfasýydý elinden düþmezdi malasý
çalýþýp didinirdi yoktu baþka tasasý
artýk sensiz geçecek her bayram
yine gözümde yaþlar, yine içimde hüzün.
kimin elini öpeceðim
kime limonlu çay getireceðim
belki bir ses verirsin diye özleminle yanan gönlüme
rüyalarýma gel de baþýmý okþa ne olur
çýnlýyor hala kulaðýmda oðlum diye sesleniþin
saplanýyor tarifsiz sancýlar sol yanýma
açýlýyor dermansýz yaralar baðrýmda
çýktýðýn son yolculuktan dönmedin
gündüzler hiç bu kadar uzun olmamýþtý
geceler hiç bu kadar karanlýk
evin önüne geldiðinde ambulans
hiç direnmeden biniverdin
ne vardý öyle erkenden gidecek
dün yine öðle namazýndan sonra
topraðýný suladým
sana olan hasretimle suladým
ellerini tutup
gözlerine bakabilseydim teþke
tekrar görüþürüz bile diyemedim ayrýlýrken
*
yine dizlerime koy baþýný
ayný çocukluðumdaki gibi
haydi yine bayram sabahlarý olsun
kapýya dizilelim elini öpmek için
bir ilkokul sessizliði yerleþiyor zihnime
tek ayak üstünde duruyorum saatlerce
kulaðýmý çekiyor sensizlik duygusu
çok isterdim dokunmayý o ak saçlarýna
sarýlýp koklamayý, öpmeyi o nur yüzünü
çok isterdim
hýçkýrýklarým düðüm düðüm
yutkunamýyorum, takýldýn babam tam þurama
ve ben hala o dizinde uyuyan çocukmuþsun meðer
*
duvarda resmin
gözlerin gözlerime deðiyor
arkanda býraktýðýn emanetin annem
anneme baktýkça ne çok hissediyorum yokluðunu
ah bir yanýmda olsaydýn
ne mal isterdim ne pul ne para
bir gülüþün yeterdi her acýmý dindirmeye
yokluðun yüreðimde alev alev
vatan gibi bayrak gibi içimde tütüyorsun
sýrtýmý dayadýðým duvar olurdun
ulu çýnarým derdim gölgende uyurdum
neler vermezdim uðruna
sana bir kere daha baba diye sarýlabilmek için
þu lal dilimle binlerce baba derdim, doymazdým hiç
*
giydiðinde havalara uçmak isterdim sevinçten
paltonu bir kere daha tutabilsem
öyle bir kucaklardýn ki kollarýnla
hala onun sýcaklýðýyla uyuyorum her gece
koca adam oldum
ama hala çocuðum
þimdi daha da çok ihtiyacým var sana
dað gibiydin babam
baþý dumanlý
dað gibi…
evin önünde, dört gözle gelmeni beklerdik
elin hiç boþ olmazdý
ya bir karpuz, ya bir kavun,
bir gün balýk aldýysan,
ertesi gün,et getirirdin
*
koþar alýrdým hemen elindekileri
yüzüne bakardým
gözlerinin içi ýþýldýyorsa,
nede güzel geçerdi öyle akþamlar
hep beraber yemeðimizi yedikten sonra
bir taraftan çaylarýmýzý yudumlar
senin yüzün gülsün diye
soytarýlýk yapardýk
çocuklar gibi sevinirdin
boynumuz bükük þimdi
tükendi mutluluk masallarý
ilk kez görmüþtüm gözyaþlarýný tutamayýþýný
bir akþam çayýnda limonlu çay içerken
bizlerin haberi olmadan aðlardýn.
kim bilir ne derdin vardý.
bir yalnýz adam gibi bekler dururdun sabahý
bekler dururdun iþe gideceðin saati
*
göçüp gitti istanbulun mavi bulutlarý
esmerleþti akþamlar
bir bardak limonlu çayda koptu fýrtýnalar
kahve fincanýnda çalkalandý akþam vakitleri
elma dalýna konmaz oldu serçe kuþlarý
günlerin rengi deðiþti
koca yürekli bir adam gelip geçti bu þehirden
redfer