mart ayazýnda
sana papatyalar getirdim
beyaz sarý
bir parça ýsýnalým
içimiz ýsýnsýn
kýþýn en kasvetli günlerinde
nefesimiz solusun
sarý papatya koksun hislerimiz
beklerken vazoda çiçek
masa üzerinde açarken rengarenk
pencerede poyraz
camlarýn ardýnda
soluk soluða
akþamsefalarýnýn açtýðý uzaklarda
yerle yeksan zaman
sonrasý bir nefes almak kadar
belki görülen bir düþ kadar
pembe
beyaz
içimiz yýkýk viran
sükut-ü isyan
susuz çöl
birkaç mýsra
birkaç þiir tozu
sürüklensin zihnimizin girdabýna
eskimiþ sýrlarýmýz bir bir
karlarýmýzý delip can versin gönlümüze
yaksýn ateþini tutkularýmýzýn
kýþ sabahýnda
bir kardelen
gizli gizli tutuþsun ellerimiz
en kuytu köþelerde
uçsuz bucaksýz denizlerde
gemilerimiz
dalgalar boyu sürüklensin
firari düþlere
ýssýz yerlere
elveda deyip geçsin
deniz fenerimiz
hüzzam þarkýlar söyleyerek
her ayrýlýk sonrasýnda
aslýnda gelip geçen
göz açýp kapayýncaya kadar
bir çýrpýda bir þey anlamadan
yaðmurlar süzülürken saçlardan
biraz ýslak
biraz daðýnýk
ardýnda kaç sevda masalý
gök kýzýl
gözler kýzýl
dýþarýda rüzgar sesleri
evlerin bütün ýþýklarý yanýk
istasyonsuz karanlýða parýltýlar vurmuþ
gecenin son faslý
kaç yüz çýðlýk
usulca
yüreðin ta derinlerinde
sancýsý gizli hüznün
iksirli efsunlu
çileli
tüter buharý papatya çayýnýn
üstüne bir de sigara
ruhumun duvarlarýndan sökülür sözcükler
onca kelimeler içinde adýn
zihnimin köhnesinde
çarmýha gerilmiþ
henüz bitmemiþ þiirde
birer deniz kuþu ikimiz
orta yerinde masmavi bir denizin
üstümüze yaðmur yaðar
sarý saçlarýnýn uçlarýndan
damla
damla
susmayý öðrendik
bir cezm gibi
dirhem dirhem
akmayý
öðrendik
redfer