Çakıl Taşları
Hudut’a uzayan gökyüzünün altýnda, Güneþten parlayan saçlarýmý savururken rüzgar,
Denizin sarhoþ edici kokusu eþlik ediyordu burnuma.
Yürürken çakýl taþlarýnýn sesi sevdiðim bir þarkýnýn nakaratý gibi yankýlanýyordu kulaklarýmda.
Binlerce çakýl taþlarýnýn üzerine basýp yürüyordum.
Her adým da bir ezgiye dokunuyor,
Bir ezgiden çýkýp bir nameye bürünüyordum.
Bir dokunuþ binlerce duyguyu uyandýrmýþtý içimde.
Kendime benzetmiþtim..
Sert duruþunun yanýsýra , avuç içlerine konmayý bekleyen bir kuþ gibi çekingen.
Saðlam ama hýrçýn bir dalgada savrulacak kadar savunmasýz.
Binlerce þekle bürünmüþ, rengarenk renge boyanmýþ, yabancýlarýn ellerinde denizlere atýlmýþ, doðallýðý bozulmamýþ, çakýl taþý...
Sanki bir pencere açýlmýþ kendimi görüyordum orada..
Bir el uzandý usulca,
Rüzgar nefesini hissettiriyordu parmak uçlarýmda.
Alýkoyamadým, býraký verdim kendimi avuçlarýna.
Derken irkili verdim.
Ne kadar da çok anlam yüklemiþtim çakýl taþlarýna..
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.