MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

GARİP HAFIZ
Sadık KARADEMİR

GARİP HAFIZ


Erzurum’da doðdu bir garip Veli
Dedesi Ýbrahim Hakký’dan eli
Öbür dedesi Hacý Mahir Ali
Garip Hafýz þeyhlerinin peþinde

Torum þelalesinden gülüp atlar
Bektaþi dedesinin ödü patlar
Daha beþ yaþýnda keramet katlar
Garip Hafýz ermiþ küçük yaþýnda

Kur’an-ý Kerim’i güzel okurdu
Hattý sever ilmek gibi dokurdu
Ýlim ve irfanýn oldu hep yurdu
Garip Hafýz oldu kendi iþinde

Edip Efendi’den çok feyiz aldý
Sivas’ta hoca olarak çok kaldý
Hacýköy’e geldi manaya daldý
Garip Hafýz hep dergahýn baþýnda

Mustafa Niyazi onu duyurdu
Kýraat ilmini oku buyurdu
Ýstihareye yatarak uyurdu
Garip Hafýz dersi aldý düþünde

Çok kibar nazik ve yumuþak huylu
Dikkatli haya sahibiydi soyu
Kimseyi incitmez asildi boyu
Garip Hafýz hüzün olmaz kaþýnda

Ýnsana fayda iki ilim vardýr
Diyanet ve tababet bunlar kardýr
Dergahý hep dolu yüreði hardýr
Garip Hafýz nardýr nefsin aþýnda

Sonunda Ankara’da vefat eder
Sevenleri durmaz almaya gider
Öldüðümde türbe yapýlmasýn der
Garip Hafýz yazar mezar taþýnda

Sadýk KARADEMÝR

Anadolu’da yetiþen velilerdendir. 1321 (m. 1903) yýlýnda Erzurum’da Cedid mahallesinde dünyaya geldi. Adý Ýbrahim Hakký olup Erzurumlu Ýbrahim Hakký Hazretleri’nin torunlarýndandýr. Anne tarafýndan dedesi Hacý Mahir Efendi, Rifaî tarikatý þeyhi idi. Garip Hafýz, küçük yaþta hep babaannesi ile birlikte dayýsýnýn yanýna, Erçiþ kasabasýna giderdi. Buraya yakýn olan Tortum Þelalesi kýyýsýnda akranlarý ile oynardý. Bir gün yine þelalenin kýyýsýnda oynarken, bir Bektaþi dedesi gelerek, çocuklara: "Buradan aþaðý atlayabilir misiniz?" diye sordu. O sýralarda beþ yaþýnda olan Garip Hafýz: “Ben atlarým” diyerek yukarýdan þelalenin döküldüðü yere atladý. Allahü Teala’nýn yardýmýyla suya deðer deðmez top gibi fýrlayarak kenara düþtü. Þela­lenin yanýndaki keçi yolundan yukarý çýktý. Olanlar karþýsýnda dehþete kapýlan Bektaþi dedesi korkusundan hýzla uzaklaþýp gitti. Garip Hafýz, Erzurum’da, Mustafa Niyazi Efendi’den Kur’an-ý Kerim dersi aldý. Çok küçük yaþlarýnda hafýz oldu. Yine Erzurum’da Hacý Ahmed Efendi’den hat dersi aldý. Kur’an-ý Kerim’i çok güzel okurdu. Mustafa Niyazi Efendi, Garip Hafiz’ý talebeliðe kabul etmeden önce isti­hareye yatmasýný ve rüyada ne gördüðünü söylemesini istedi. Rüyasýnda, hoca­sý Mustafa Niyazi Efendi elinden tutarak camiye götürdü. Caminin içerisinde on iki âlim yarým daire, halka kurup oturmuþlardý. Mustafa Niyazi Efendi camideki âlimlere: “Efendiler, bu çocuk kýraat ilmini öðrenmek için talebe olmak ister. Ne buyurursunuz?” diye sordu. Onlar: “Oku hafýz, oku!” dediler. Ertesi gün Garip Hafýz rüyasýný Mustafa Niya­zi Efendi’ye anlattý ve ona talebe olarak kýraat ilmini öðrendi. On iki yaþýna geldiðinde annesini kaybeden Garip Hafýz, Erzurum’dan Sivas’a gitti. Burada Kazancýzâde Emin Edip Efendi’nin sohbetlerine devam etti. O zattan feyiz aldý. Sivas Darül Muallimin okulunda Arapça ve Kur’an-ý Kerim hocalýðý yaptý. Sivas’tan Gümüþhacýköy’ün Gümüþ kasabasýna gelerek Haliliye Medresesi’nde ders vermeye baþladý. Ayrýca bu medresede yakýnýnda bulduklarýna güzel Ýslam ahlakýný öðretmekten geri durmadý. Ýbadet saatlerinin dýþýnda ziya­retinde bulunanlara sohbetlerde bulundu. Garip Hafýz Efendi, çok kibar, nazik ve yumuþak huylu bir zat idi. Kim­seyi katiyen incitmezdi. Birisinin hatasýný görse, hatasýný ona baþka yollardan duyurur, "Sen böyle yapýyorsun" diyerek yüzüne vurmazdý. Ýbadetlerini çok gizli yapardý. Dikkati çeken her þeyden sakýnýrdý. Son derece dikkatli ve hayâ sahibi idi. Sohbetlerinde kimseyi sýkmazdý. Bütün hayatýný diz üstü oturmakla geçirdi. Sohbetine gelenler ne murad ederlerse, sormadan cevap alýrlardý. Muaviye’ye buðz edenlerden üç kiþi Gümüþ’te sohbetine geldi. "Efendi! Muaviye hakkýnda ne buyurursunuz?" diye sordular. Garip Hafýz Efendi Hazretleri: "Hazreti Muaviye sahabedendir. Sevenler selamettedir. Aleyhinde bulu­nanlar azaptadýrlar. O, sahabenin büyüklerindendir. Rasulüllah Efendimiz’in hadisleri ile övülmüþtür. Ýmam-ý Hüseyin Efendimizin þahadetine sebep olan Yezid dahi son nefesinde imanýný muhafaza edebildi ise, onun hakkýnda bile kötü söylemek tehlikelidir" buyurdu. Garip Hafýz Hazretleri’nin ziyaretine gelen bir zat: "Hoca Efendi! Ben de sizin gibi olmak istiyorum" deyince:

"Pazarda satýlsa otuza kýrka

Ben de alýrým vücuduma öyle bir hýrka"

cevabýný verdi. Taþovah Kadir Hafýz bir gün iki arkadaþý ile ziyaretine geldi. Kendisine: "Efendim! Nefsini tanýyan, Rabbini tanýr" hadis-i þerifi üzerine sohbet buyursanýz, memnun oluruz" dedi. Garip Hafýz Efendi: "Evladým! Bu makam çok yüksek bir makamdýr. Siz þeriatýn emirleri ile iktifa edin. Basamak basamak çýkýn bu makama" dedikten sonra þu beyitleri okudu:

Sür çýkar aðyarý dilden, tâ tecellî ede Hak

Pâdiþâh saraya konmaz, hâne ma’mur olmadan.

Kenz açýlmaz sol gönülde tâ ki pür-nûr olmadan,

Mutu kable en temûlû sýrrýna mazhar olan

Haþr-ü neþr-i buldu gördü, nefha-i sûr olmadan.

Biz ricaliz, geçmiþiz kim gör ezelden tâ ebed

Ýçmiþiz aþkýn þarâbýn âb-ý engûr olmadan.

Bir acayip aþka düþmüþ yanar Þems-i müdâm,

Hakk’a makbul olmak ister, halka menfur olmadan.

Daha sonra þöyle devam etti: "Bazýlarý, kendisi bu halde, bu makamda olmadýklarý halde, buralardan söz ederler. Ýnsana faydalý olan iki türlü ilim vardýr. Bir ilm-i diyanet (din ilmi), diðeri ilm-i tababet (týp ilmi)’tir" dedikten sonra Kadir Hafýz’a dönerek: "Sen o gün görürsün, o vakitte daðlarýn paramparça olduðunu" mealin­deki ayet-i kerimeyi okudu. O zat içinden: "Ben nefisten sual arz ettim. Efendi bana daðlarýn yýkýlacaðýndan bahsetti" diye geçirirken, Garip Hafýz Hazretleri: "Nefs daðý, görmüþ olduðun daðlardan kavidir, kuvvetlidir. Nefs daðlarýnýn parçalanmasý ile dosta kavuþma yollarý açýlýr" buyurdu. Garip Hafýz Efendi Hazretleri, ömrünün sonuna doðru Merzifon’a yerleþti. Çevresine ilim ve irfan saçmaya burada da devam etti. 1396 (m. 1976) yýlýnda Ankara’da vefat etti. Naaþý, Amasya ili, Gümüþhacýköy ilçesi, Gümüþ kasabasýna getirilerek Haliliye Medresesi’ne defnedildi. Saðlýðýnda, kabrinin üzerine türbe yapýlmamasýný vasiyet etmiþti.

Yüce Allah sýrrýný mukaddes ve mübarek kýlsýn.
Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.