AKBİLEK
Kolundan fýþkýran nuru görürler
Keramet sahibi büyük bir Veli
Akbilek ismini ona verirler
Bahþý Halife’nin hikmeti Ali
Büyük alimlerden din ilmi aldý
Arap ülkesinde çok zaman kaldý
Dünya iþlerinde bir garip haldý
Görenlere aydýr mübarek eli
Manevi hallerde makama geldi
Sohbeti doyumsuz hep veren eldi
Huzura erdiren esen bir yeldi
Allah kelamýný söyledi dili
Kanaat sahibi oruç tutardý
Hadise fýkýha yorum katardý
Namaz kýlmak için çok az yatardý
Hep takva ehlidir irþat ameli
Kur’an ayetleri sohbet sözleri
Rüyasýnda görür nurlu gözleri
Risale yazmýþtýr O’nda sözleri
Peygamberi görmek bütün hayali
Levh-i mahfûz görür izah ederdi
Hiç hata etmeden doðru bu derdi
Ömrünü Ýslam’ýn yoluna serdi
Söylediði her söz Hak’tan helali
Daima yaþýyor alim gülleri
Halveti dergahta söyler dilleri
Sohbetle doldurur kuru gölleri
Hep nuruyla bildi onu ahali
Medrese ilk dersi kabir baþýnda
Rabýta yaparak bekler baþýnda
Doðduðu bilinmez ölüm yaþýnda
Kabirde yaþayan ölümsüz hali
SadýkKARADEMÝR
Anadolu’da yetiþen velîlerden. Akbilek Bahþî Halîfe adýyla tanýnýrdý. Amasya’ya baðlý Taþova’nýn Uluköy (Sonusa) kasabasýnda doðdu. Doðum târihi bilinmemektedir.
Önce, memleketinin âlimlerinden ders aldý. Sonra da zamânýnýn büyük âlimlerinden ilim tahsîl etti. Daha fazla bilgi sâhibi olmak maksadýyla Arab ülkelerine gitti. Burada Ýmâm-ý Celâleddîn Süyûtî, Þeyhülislâm Zekeriyyâ Ensârî, Þemseddîn Muhammed Sehâvî gibi büyük âlimlerden de çeþitli dînî ilimleri tahsîl etti. Ayrýca tasavvuf büyükleriyle görüþtü. Onlarýn sohbetlerinde mânevî hâllere ve makamlara yükseldi.
Çok fazla zühd ve takvâ sâhibi idi. Yâni dünyâya düþkün olmayýp haramlardan çok sakýnýrdý. Dînî ilimleri iyi bilirdi. Devamlý nâfile namaz kýlar ve oruç tutardý. Kanâat sâhibi olup, az bir dünyâlýkla idâre ederdi. Sert ve kalýn elbiseler giyerdi. Fýkýh ve tefsîr ilimlerinde söz sâhibi idi. Tefsîrlerin çoðunu ezbere bilirdi. Osmanlýlar zamânýnda yetiþmiþ Ýslâm âlimlerinin en büyüklerinden olan Müftiy-yüs-sekaleyn Ýbn-i Kemâl Paþa, Bahþî Halîfe’den tefsîr ilmi okuyup, hadîs-i þerîf öðrenen âlimlerdendir. Tefsîr, hadîs ve fýkýh gibi yüksek dînî ilimleri talebelere okuturdu. Ayrýca Ýnsanlara vâz ve nasîhat eder, din ve dünyâ saâdetlerinin yollarýný gösterirdi. Ýlmî sohbetlerinde bâzý âyet-i kerîmelerin fazîletleri hakkýnda söylediði sözler için; "Levh-i mahfûzda böyle yazýlý olduðunu gördüm." der ve îzâh ederdi. Bu þekildeki cevaplarýnda hatâ ettiði hiç görülmedi.
Bir gün câmide vâzýnda abdest almanýn fazîletlerini anlatýrken, alýnan abdest suyu ile günahlarýn döküldüðünü söyledi. Cemâat arasýnda bulunanlardan birinin kalbine, bu nasýl olur diye bir düþünce geldi. O zaman Bahþî Halîfe kollarýný sýðayarak dirseklerine kadar havaya kaldýrdý ve; "Böyle olur." dedi.Cemâat, Bahþî Halîfe’nin kollarýndan nûr fýþkýrdýðýný gördü. Bu yüzden Akbilek lakabý verildi.
Bahþî Halîfe, kýrk sene müddetle ilmin yayýlmasýna çalýþtý ve pekçok âlim yetiþtirdi. Halvetî tarîkatýna mensûb idi. Tarîkatte hocasý Cemâl-i Halvetî’nin halîfelerinden Muhyiddîn bin Muhammed Efendi’dir. Resûlullah efendimizle rüyâsýnda sohbet ederdi.Rüyâlarýný ve Peygamber efendimizle olan sohbetlerini anlatan ve bir benzeri olmayan çok güzel bir risâle yazmýþtýr.
Sosyal Medyada Paylaşın:
Sadık KARADEMİR Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.