eskiden,
zevkten dört köþe olurdu duvarlar
üstüne kuma getirdiðim yalnýzlýkla seviþtiðinde
dost bildiðim yýlanlar
çýyanlar
öpülsün diye bekleyen
ben’ekli kurbaðalar
paylaþtýkça azalan acýlarýmýz vardý eskiden
bölündükçe çoðalan
kötü huylu sýzýmýz
sana benzeyecekti güya
kývýrcýk olacaktý kýzýmýz
eskiden,
ayýn etrafýnda dönerdi dünya
gök,
yüzünü asmazdý
ve yýldýzlar saçlarýna
taç olsun diye yaðardý
eskiden
sefilleri oynayacak kadar saftým
özdemir dinleyecek kadar a’saf
saf tutuyordum inançla
bütün putlar bertaraf
þimdi ne eski tas kaldý
ne böcek, taþ hamamda
örümcek að baðlýyor
iskambil kaðýdýnda..