ismi bile unutulmuþken
yokluðun tanýmsýz ayazý duvarlara sinmiþken
teli koparýlmýþ sazlarýn sessiz naðmelerini çalalým
sonra sabaha varmadan infaz yemiþ zamaný
ýslýk yapýp düþürelim dudaklarýmýzýn arasýna
sonra sokaklarý ve þehirleri
sonra yokuþlarý
sonra iniþleri
papatya beyazý kýrlardan geçelim
karanlýkta yaðan göktaþlarýna dokunalým
ve sonra içimize
ve sonra bir sandalla yol alýp,
volta atalým küreksiz ve dümensiz
bilmediðimiz denizlerde
kaldýrýmlara yapraðýný düþüren akasya aðacý olalým
sonra þubat soðuðunda üþürken
ýslak rüzgar üfleyelim soluklar dolusu gökyüzüne
ve sonra yitip gitsin sandýklarýmýz
yok saydýðýmýz, unuttuklarýmýz
bütün her þeyden azade sessiz, gürültüsüz
hiç deðiþmesin mevsimlerde gecelerin ýssýzlýðý
sonra bir nöbet saatinde
donan sesler sevdamýzýn sancýsý olsun
iki damla yaþ zemine düþmeden
çýð olup çýðlýða dönüþmeden
ve sonra içimizdeki bütün gürültüleri sustursun gece
gökkubbeyi seyrederken
karanlýðýn derin boþluðunu düþelim
ve sonra sessizce taþýyalým arzularýmýzý
kalbimizin ücra beldelerine
kýrk sene evvelinden
saat yirmi üçü yedi geçe
beyazlara dönüþsün
önemli sýrlarla biçimlenmiþ siyahlarýmýz
ve sonra sallanan iskemle
üþüþen camdaki perde
gýcýrdayan aðaç dallarý
tuzu kuru bir sürü sebep
ruhumuzla baþ baþa
kendi gerçeklerimize dönelim
yanýk sevda türküleri çalýnsýn kulaðýmýza uzaklardan
bütün renkler griye çalarken
güneþsiz sabahlara yeni pusular kuralým
ve sonra menziller boyu içimizin sahrasýnda savaþalým
münbit taptaze bir hayattan
kutlu bir milat baþlatalým
yeniden
redfer