bir volkan gibi hazýr mýsýn
ne susmuþ ne sönmüþ
birbirine hem deðen
hem deðmeyen
dahilinde bolca isyan
güneþin izleri üzerinde yürü o vakit
bir tepenin batýsýna doðru
hiçbir ses olmasýn
ne bir siren
ne de bir aðýt
ne de bir damar çatýrtýsý
içinde bir ateþ körüðü inip kalksýn yalnýzca
hayal kýrýklýðýnýn ardýndan alýp baþýný git
öfke nöbetine tutulmuþ bir adam gibi
kaþlarý çatýk
gözleri kýsýk
dudaðýnda küfürler silsilesi
bildiklerini haykýr uzaklara
fona oturmuþ arabesk bir þarkýya inat
savruk hayaller gibi
yýkýmlara sebep iðreti fýrtýnalara uðramýþsýn
ihtiraslarýn her rengine ayrý desenler çizilmiþ
müptelasýn hevesin binbir çeþidine
hazýr mýsýn soluk almadan
demden deme akýp giden çýðlýklara
harfe ,sayýya sýðmayan mühletsiz arzulara
biteceði ana deðin ateþten tutkulara
arada bir istisna býrakmadan kývýlcýmlara
devasa yangýnlara duçar gibi
bütün ihtimallerinin kapýsý açýk
mavi bir kelebek gibi gir
bir yüreðe sevda gibi
beyaz günahlarýn ýþýðýný yak
küçücük bir merhaba gibi
en dayanýlmaz duygular senin
aðýr aðýr eve dönerken
her þeyden önce gün batarken
zemheri soðuklarý düþerken ayaz gecelere
çukur sokaklarýn hazin iniltilerine
hazýr mýsýn
kaný damarlarýna, teri tenine delice deðen
içi içine, kendisi bedenine sýðmayan
on yedilik bir kýzýn hülyasý gibi
güneþin battýðý saatlerde
göçen düþlerin mülteci
göðsünden damlayan sýcak buðuya
sarmaþýk çiçeði kokusuna
köpük köpük akan hasretlere
göðsüne dokunan ýslak düþünceleri anlat o zaman
genzinin kuruyup yanmasýndan bahset
gözlerini okþayan nazara dokun
üzerine serilmiþ gökyüzünü içine çek
koþagelen beyaz dalgalarý
kumun sarý rengini
son kez tenini okþayan rüzgarýn sesini
yüzüne deðen uðultunun nefesini söze yükle
sonra dilinden dökülen kelimeleri
gün ýþýklarýna býrak
sýra sýra diz gök mavisine
manaya çevrilmiþ hezeyanlarýný
kalbinden geçen buhranlarý
redfer