…Yoktur hikâyesi olmayan hiçbir þiir. Fýrtýna sonrasý avucumda biriktirdiðim sözcüklere yüz sürdüm. O, yazdýðý son mektubunda SEN’e: ‘‘Bana öyle geliyor ki, bu kýzgýn havalar sizin oralarýn karlarýný eritemedi; yollar mý kapalý yoksa sýcaklar mý engel bana yazmana. Bana öyle geliyor ki, yüreðin o kadar büyümüþ de umursamýyor artýk özlemleri ya da özleme barýnak mý olamýyor.’’ Vardýr her þiirin bir hikâyesi…
SEN: Çulpan —Kan ve tufan
dudaklarýmda yosun tutmuþ masalýn yorgun kaçaðý kaç sýnýr taþý dikildi aranýza / üstünde adýnýz kazýlý kirlenen þubatlarýnýza inatla çiseledin gökyüzünün vadilerinde düþ ninnisiyle çekildiðin her uykuya neþter vuruldu ellerinden mor bir kan damladý geceye cinlerini evcilleþtirdin yüreðinde / býçak uysallýðýnda akrep yalnýzlýðý ömrün soluksuzluðunu öptü uzaklardan çýkýnýnda tanýmadýðýn suretlerle düþtün yollara uçuþtu yüreðindeki serçeler / yalýn bir çýplaklýkla koynunda beslediðin yanýnda ölüm kaldý sadece / cellat kuþatmasý bozkýr gözlerinde hüznün kör bir katil / yüreðin kanattý cumalarý hiç üþütmeden SEN uçurumlar büyütürken O’nun yokluðuyla / BEN köprü yaptým kendimi içimdeki buzullarý eriterek
tenim tuz katmaný emziremedim ýrmaklarý ellerimde kayýp bir kürede ararken kendimi karanlýðýn ve perilerin ýþýðýyla yýkandý gözlerim ketum bir açlýktým / bir dilim toprak þaman sözlerinde arya / bir yudum gökyüzü tarihin ateþi eritirken balmumu sözcüklerimi aþk için ölmenin gerektiði yerde dizeler akýttým yüreðimin oluðundan aþkýnýza ki her aþk kendini kutsar þiirde zamanýn parmak ucunda ruhum kuþa dönüþürken / bir gün anlayacaksýnýz / ustalar neden ölür bal satarken