çenesini avuçlarýna gömüp
uzun uzun eylüle daldý
sanki gövdesine küs
kýrýk bir daldý..
mimikleri sýzlardý eskiden
aðlamak ya da gülmekten
böyle donuk deðildi
gök yüzü resmederken
cezvede kahve
zamanda sabýr taþtý
yalnýzlýðýn altýnda
yosun tutacak kadar taþtý
kalktý,
perdeyi çekti eylüle
kapýyý aralýk býraktý
belki ocak tüter de
is býrakýr diye ekime..
yürüdü sonra
aðzýnda ýslýk
cebinde sarma
bir adým yol için
bir adý dudaðýmda..