O gece,
Delice kiraz aðaçlarýnýn
Tezenelik kabuklarýna yüksünüyordu,
Talim aþamasýndaki
Ömür törpüsü…
Issýzlýðýn delikanlý omzuna
Kol attýkça kýpkýzýl yalazlar,
Rüzgârýn füme zülüflerinde
Kýrk kor beliðe dönüþüyordu,
Doðumu tetikleyen sancýlarýn
Can terane örgüsü…
Ulu cevizlerin sim serinliðinde,
Soðumaya durunca
Yangýn yerlerinin ýþýldaklý tütsüleri,
Göbeði kesilen yaz balasýnýn
Kaygýlý feryatlarýna
Birebir kulak kesilmiþ olmalý,
Çevre bahçelerdeki teyinlerin
Daraban ürküsü ...
O gece,
Kukumavlarýn yüksek dallarda
Iþýldayan insansý bakýþlarýndan
Yansýyarak içime iþleyen
Ve ilk soluðumla hücrelerime pusan
Ýs kokulu karanlýðýn çiftelik tezadýný,
Vaktin oðlu nitesiyle
Ruh gizem okþayabilseydim eðer,
Belki de sýfýrlayacaktý hükmünü,
Ateþin fermanýmýn
Kývýlcýmlý öyküsü…
Þimdilerdeyse,
Bu yalazan menkýbeyi,
Üç zamanlý çakýllarýna
Mazi kipiyle yazan
Ve nice yangýnlarýn çalýmýný bozan,
Sel Çayý’nýn kar esriði sularýnda çimmekte,
Masum anýlarýmýn
Güne yansý görgüsü…
Her nasýlsa sezmekteyim,
Orada,
Sýlamda bir yerlerde
Ören giz höyüklerin yeraltý dünyasýnda,
Unutulmuþ tuðla künklerin rüyasýnda,
Hala gece gündüz çaðlýyor gibi,
Sönümlü bir þafaðýn küllerinden doðan
Anka palaz esinlerimin
Bengü türküsü…