gülün küslüðü tulû’a yakýn kerâhat zemâný
örülüyor ankebût anlamýna, bir kenara çekilip
zorâki aðýrlama
el yazmasý kitaplarýn kokusu kadar eski ve keskin
kâle alýnmayan bir tavra yýrtýlýr bir göðüs
okçuluða yeni baþlayan acemi deðilken bile
ne isâbet ettirebilir onikiye
süpürücü iþte zaman
dünden veyâ günden yapýlmýþ hafif kumaþ hayatlarý
eskiden çalýnan bi nevi nefesli sazý iþitiriz
biraz daha kulak eksilsek
daha eksilsek tastamam çarpým tablosu yüzümüz
ben kerrûbî diyeyim
meleklerin büyüðü anla sen
keþiþe yakýþýr bir orucu iftara zorlamada
tüm bunlar
zincirleme kesirin birbiriyle savaþmasý
birer ucundan tutup kendine doðru çekmesi aþký.
,