İstanbul Şiirleri
HÝJYEN NÖBETÝ
ejderha kanatlý dinozorlar
dev yarasalar gök denizinde
haykýrmak isteyip de
hakýramayan feryat
çatlatýr duyularý gümbür sessizliðiyle
ruhlarda parazitler
savaþta akyuvarlarla
vuruþur kuzey ýþýklarý obur karaltýyla
çarpýþýr sürüngenler
topraðýn döþeðinde
lavdan kýskaçlarýyla cehennem akrepleri
cennet yengeçleriyle
göðüs göðüse keskin
zakkumlar ihtiyatlý duyargaçlarda
dekor seyelânýnda
hipnotizma notalarý
okyanus evreninde uzaylý ahtapotlar
dans eder terörden fener balýklarýyla
Hevsel cennetinde süzülen þahinler
öpüþsün seher rüzgarýyla
nefesi ciðer kokan çocukluklar
uçuþsun yokuþlarda
bir ben ki bendedir bende benliksiz
bir sen ki sende sendelemez sensiz
rengarenk denizatlarýna
biner düþlerinde çaylak yarýþmacýlar
pamuk þekerlidir bulutlar
suçsuz güzbatýmýnda
rahipler manastýrda hep ortaçað
ruhban kült tüccarlarý gibi ortadoðumun
savulun pasaklýlar, hijyen sýrasýdýr
Meryem gülüþlü kýzlarýn
Muvahhid Devrimi yakýndýr
tenyalardan arýnmýþ doðallýk zamanýdýr
sadece Saadet Asrý tütecek olan
bakterilere ölüm
antikorlara doðum
TOPKAPI SAATÝ
Payitaht Güllerine ithafen…
I. Avlu
yaðlý kementler
zaðlý Cellat Çeþmesi
þifreli usturayla kazýnmýþ suçlu kelle
Saltanat Kapýsýnda adaletin sergisi
bazen semiz günahýn
iþte Saray-ý Cedid
bir cin mezarý gibi ürkünç Aya Ýrini
çevresinde nazenin saray atölyeleri
Bâbüsselâma durur
iki büklüm cevherim
Fâtih’in yadigarý günler yâdýma gelir
yalnýz Hünkar yontlarý
sýðar bu mert kapýya
arþivlerdeki kadar civan
heybetin vücut
buluþuydu Bâb-ý Hümâyun
yüreði açýktýr zulme uðrayan herkese
mazinin fettan
günün piþman
mazlumu olsa bile
II. Avlu
iþte Divan Meydaný
ulûfeler yaðdýrtan kadim cömertlik
galebe divanlarýnda
baþlar zarafet gazâsý
parýldardý avluda Sadrazam kavuklarý
Adalet Kulesi tavlý
Divanhane yoluna
konmuþ öter selam taþlarý
lâyihalar sunulu arz odalarýnda
sallanýr adaletin kýlýcý
Adalet Kasrýndan mahcup boyunlara
salýnýr zülüflü baltacýlar koðuþunda
saray mutfaklarýnda
Akike kokularý
Sancak-ý Þerifler serdarlara
yeni teslimleri bekleþmekte
Saadet Kapýsýnda
III. Avlu
dört burmalý sütunlar
Baldaken tahtlar aþkýna
Enderun avlusunda Has Oda naðmeleri
Mukaddes Emanetler
sýðmayacak kadar görklü engin yapýlara
iþte hazine köþkleri
kale içinde kale
gönül dibinde gönül
Arz Odasý önünde lezzetli þýrýltýlar
fenerli tercümanlar üstünde
çevik Saltanat Tahtý
sedeften, fildiþinden
iþte Enderun kütüphanesi
nakýþ nakýþ külliyatlar dizili masum
dolaþýr Fatih Köþkünde cesur yankýlar
terütazedir henüz
Yavuz Sultan Selim mührü
firuze mücevherler
mücevherden vitrinler
gürül gürül þamdanlar hazine koðuþunda
Harem-i Þerif puþideleri
aydýnlýk bir karanlýða boðar ipekleri
þadýrvanlý sofalarnasýl da bebek yüzlü
ey kapalý kapýlar açan
bize hayýrlý kapýlar aç
Kuþhâneler ambale
aynalý tonozlar ihtiyar þimdi
hükümdar sediriyse
dipdiri Sultan Murad’ýn
gümüþler üzerine altýn yaldýzlý
Kilerli koðuþunun
iç çeken kaþlarýnda
emek kokan çehreler belirir durur
padiþah portreleri hazan
payitahtýn özüne
kývrýlmagünüdür
topraðýn sözünden çýkmayan gülün
topraðýn sözünden çýkma günüdür
duyabilen ruhlara
haykýrýyor Peygamber kýlýnçlarý
çöken yýldýzlarý çeken kara deliklerin
gama ýþýnlarýnda
tarihi bükme vaktidir
IV. Avlu
çift sýra sütunlarýn
engin revaklara dizildiði antik bahçe
dile gelir Mermer Sofa
güzü güzideliði güzelliðiyle
Erivan bergüzarý
Revan köþkünde tinler
yâr sekizgen köþeli
salýnýr Baðdat köþkü
aþkýn topraklarýnda
çinilerin döþünde
nabzý atar tevhidin
eyvanlardan pencereler
fýrlatýr ateþten oklarýný
narin sevgililerin masum bakýþlarýnca
niþler elpençe durur
ceylan derisinde ince nakýþlar
ve aniden uçacak
gibi kuþ figürleri
tombak kafesli top aský
gümüþ yürekli mangal
Ýftariye Kameriyesinde
hazin besmeleydin
için dört mevsim
mahzun mehtaplýk
bense Sofa köþkünde
Osmanlý rokokosu
mücadele yýllarýnýn
hüzünlü payitaht sokaklarýný
birdenbire hatýrlatan
Mecidiye Kasrýnda
tütünler sardým tüttürdüm
ufuklara bakýp maziye daldýkça tüttüm
kuruyup çöle dönen bir göl gibi
kalbim nasýl da Aral
nasýl da hasret güne
omzumda damgalý neslin aþý izleri
ruhum sýðmaz ruhuna
Haremi canhýraþ bir gazelseli basar
aralanýr Cümle Kapýsý
matemli nefesler yüzer
Veliaht odalarýnda
pencereler içinde nezih çeþmeler
oluk oluk kan kusar
HÜMA MEVSÝMÝ
mermilerden bir tesbih
çeker yorgun yüreðin
alýnteri karýþmýþ faðfurlarda
atar ecdadýn nabzý
bizi böyle derbeder býrakýp gitme Hüma
bizi uçurumlarda
böyle sarkýtýlmalýk
sen ki zayýf kuþlarý yutan yýrtýcýlarýn
korkulu rüyasýydýn
kadim amazonlarda
tiranozorlar gezer antik kayýplýðýnda
bizi böyle fersude
býrakýp bitme Hüma
sen ki cennetin kuþu
kuþlarýn melikesi
berrak kanatlarýnda ehvenlerin ahseni
boya gökkuþaðýna
uçuþtuðun gökleri
körelmesin rengarenk ýssýz umularýmýz
vaktin ihtiyarýnda
yetim ve garibanýz
vaha içinde sahra içinde vaha içre
kýsraklar bünyemizde
koþturur yarým kalmýþ þanlý tarih timsali
bizi böyle umarsýz
býrakýp ötme Hüma
tozu dumana katan yýldýrým toynaklarla
kalkan gibi bilekler
kopan tekbir sesleri
vadilerden akýn akýn çaðlayýp da coþan
muvahhid nefesleri
tevhid türküleriyle
dalgalanan depremler
akýþan fýrtýnalar tamudan kanyonlarda
gidiþin kýyametim
bizi böyle kabristan
býrakýp gitme Hüma
ÜÇ VAV
içten içe çürüyen hýnçlar
karaya vuran deniz kabuklarý
evini can yoldaþý edinen
yoldaþlarýna göre þekillenen
vefalý keþiþ yengeçleri kalbin
içim nasýl da kazaziye
üç vav gibi birbirine kenetli
bir gezegen olsaydýk seninle
aksaydýk kendi yörüngemizde
sevdamýzýn meyvesiyle
daireler aynalar birbirine
yuvarlaktaki kadim sýr
semahlarýn cezbedeki esrarý
vurur rýhtýmlar denizlere
dönüþler geçer durur kendinden
tekrar da bir varýþtýr bilenlere
duruþlar da gidiþtir bil
gidiþler de duruþtur bu dergahta
akýþlar da yüzüþtür gökte
yüzüþler de akýþtýr suda
susuþlar da susayýþtýr çeþmede
susayýþlar da susuþ çöl gölünde
kenetleniþ ne büyük yolculuk
benlerin eriyiþi adeta
biz labirentinin karanlýðýnda
bir karanlýk ki baþtan ayaða nur
aklýn þimdi dönen bir topaç
çýldýrýþlarýn arenasýnda
þimdi en emin liman vicdanýndýr
ve sýðýn dur sýðmayana
bir an saati durur þimdilerin
toplanýr çemberlerin sofrasý
SÝYER MEVSÝMÝ
asýl þimdi ýssýz
Tihâme çölleri
âlemi baðrý yanýk
býrakýp gittiðinden beri
sadýklara þahid
Akabe körfezi
þahid peygamberlere Usfân vadisi
acý Tifle kuyusu
tattýðýndan beri mübarek yudumu
yüzyýllardýr nasýl da tatlý
bir de göklerden bak Mescid-i Haram
nasýl da atan beyaz bir yürek
kalbim Þuayb maðaralarý
fýþkýrýr içimde on iki pýnar
çaðýldar sesinde
mazlum on iki imam
ham taþlardan bir Musa mahareti
vadideki sunak
daðlara yontulmuþ heybetli evler
þimdi bir mezar gibi miras ibret-i aleme
kurudu tapýlan Eyke aðacý
kahroldu yedi fal oklarý
yerinde yeller esiyor putlarýn
þimdi bir mezartaþý Petra
yeþil demirli cami pencereleri
zývanadan çýkarmaz aþk kendini
Busra serinliðinde
hacýlardan gelen esans kokularý
çaðýn erdemliler sözleþmesi
saraylar sarayý Nur Daðý
tahtlarýn tahtý Hira
bizim kahramanlarýmýz
pelerinli deðil sarýklýydý
zýrhlý deðil cübbeli
sonuna kadar Rabbine güvenen
Ahbeþeyn Daðýnýn
Ninova Cinleri
alýr Resulullah duasý
Mirac kokar rüzgar
vadiler, koylar, semalar
sýrlar sýrrýnýn beþiðinde
aþkýn son sedirinde
gönül gördüðünü yalanlamadý
gönül gördüðünü yalanlamadý
gönül gördüðünü yalanlamadý
Biat Mescidindeki kadim tablet
kadar yetim þimdi yorgun yüreðim
girdiði evi mabed kýlan adamlarca
yükselen çadýrlar aþkýna
çalkalanýr Kudeyd vadisi
sevilmekler boy atar
böylece kazandýlar
alemlere rahmet güle
dost akþamlayanlar
selam Uhud daðýna
selam Fuad Daðýna
selam Bedir kuyularýna
yetim bir hüzündür Ebvâ
serilmiþ soframýzýn göðünde
dokunaklý Ayneyn tepesi
umudun yorganýna
sarýlan yüreklerde
Takva Mescidinin sarsýlmaz ilkliði
yetimlerin en güzeli
satýn almýþ arsayý iki yetimden
Mescid-i Nebi için
Hakk hükümranlýðýna
ne muhteþem bir bürhan
Kýbleteyn Mescidi
gazveler ve keþif seriyyeleri
sadakatin baþkenti
gazâ meydanlarýydý
aþkýn kâbesi
komutanlar komutaný Resulullah
topraða düþen
bir kozalaktan
kocaman bir âlem yaradan Allah
tarifleri aciz býrakacak kadar
sonsuz büyüktür
akýn akýn melek ordularýnýn
indiði görklü zirve
dile gelsin de sarsýlsýn göðümüz
Rabbini zikreden rüzgar sesleri
görsel bir ziyafet kum taneleri
Arafat kokan
Üveys hýrkasý
þahlandýrýr gurbetlerde hasreti
abdullahlarýn kökten doðruluþu
haccac-ý zalimlerin elim sonu
kadim bir sancaktýr Ariþ Mescidi
vakarlý minareleriyle
hatýrlatýr mübarek þehadet parmaðýný
heybetli hünkarýmýzýn
Uhud daðý sever bizi
biz de Uhud daðýný
insan bir daðla kardeþ olur mu hiç
kardeþ daðlarýmýz var bizim
kardeþ ýrmaklarýmýz
kardeþ yýldýzlarýmýz göklerde
dosttur cümle âlemler
daim Hakk dostlarýna
haykýrýyor çaðýn abdullahlarý
okçular tepesini terk etmeyin
kanmayýn o deccal saatine
iþte aslanlar gibi Hamza Mescidi
üfler durur sýrlar sýrrýný
hurmalýklarda þehadet kokusu
kýrýlýr Fadîh beytinde
bütün þarap testileri
düþer Marid kalesi
Ahzab gazvelerinde
bir yokuþtur yaþamak
hendeklerde akan cennet rüzgarý
korkudan aðza gelmiþ kalpler
düþmanýn kalbine kazýnmýþ panik
Safrâ ile Bettâr en önde
bir anýt gibi yükselir Hudeybiye
mazinin mübarek sesleri
uðuldar sýmsýcak atmosferinde
selam olsun biat sýddýklarýna
Necaþi ve Haris ve Münzir
Umman krallarýna
boyun eðen hükümdarlara selam
ve baþkaldýran
firavunlara lanet
efendimin rahmet mektuplarýnda
oysa felah reçetesi cihanýn
mübarek mancýnýklar
ne sanatsal deþmiþti
siyonist Hayber surlarýný
bir nefhada sevinen hurma bahçeleri
göklere yükselen sancak
yankýlanýr Mûte zaferi
Zeyd ve Cafer ve Revaha
rahmet eylesin Rahman
ve iþte Seyfullah orada
ellerinde dokuz kýlýnç kýrýlan
hüzünlü Uhud gününde
hakikatin safýnda olmak ister gibi
vuruyor hakkýn hasmýna
Diyarbekir’in Süleyman mabedinde
yüzyýllardýr akan bereketli sular
Halid’in þehadete olan
cezbedar sevdasý sanki
dönüp dönüp vuruþanlara
tozu dumana katanlara
selam hak için durmayanlara
Kureyþliler sana verdikleri
sözde durmadýlar
seninle yaptýklarý saðlam
anlaþmadan caydýlar
kýnýndan sýyrýlmýþ dolunay
gibi þakýyan zaðlý kýlýnçlar
uzaya uzanan bir sancak sanki
mübarek fetihle Mekke
serden geçmiþ beþ birlik beþ koldan
akýyor cihad nehri
mükerrem sokaklarýnda
iþte aþkýn asâsý
iþte devrilen yüzlerce sanem
çünkü bir kez geldi mi hak
bâtýllar yokluða
mahkum daima
cahiliye adetleri
þerli kan davalarý
saptýran cümle bidatler
þimdi kutlu ayaðýn altýnda
þimdi aþka her yatsý Kadir Gecesi
bir çýðlýktýr Huneyn vadisi
civarýnda bir avuç ashab kalmýþken
bineðini gavurun üstüne süren Resulullah
O ki alemlerin en cesur Abdullahý
bir ay mesafedeki
düþmana korku salan
kalbini tam kaplamýþ Allah sevdasý
aþkýn evine dönmüþ cihad meydaný
mübarek avucunda
gülleye dönüþen çakýl taþlarý
yaðarken üzerine düþmanlarýn
savaþýn seyrini
deðiþtiren mucize
aþýklarýný yalnýz býrakmaz Hakk
iniyor görülmemiþ melek ordularý
zaferler zaferleri kovaladý
kýnýndan sýyrýldý Huneyn Günü
ne güzel bir þahid Hüda Yolu
ne þanlý bir fetih Taif Fethi
cesaretin niþanesi Tebûk Gazvesi
esaretin hengamesi bitmekteydi
putlarý patlatma seriyyeleri
bir öðüttür þu çaðdan bu çaðlara
bir peygamber bir sýddýk ve üç þehid
Salih’in kentlerinden geçer iken
konuþtu Rabbini en çok seven
Yürek hazretleri
“nefsine zulmedenlerin yurduna
ancak aðlayarak girin ki
onlara isabet eden musibet
sizlere isabet etmesin”
kaybedecek neyin var
zincirlerinden baþka
ey çaðýn müslümaný
iþte Saadet Asrý
iþte zekat memurlarý
iþte adil yasalarýn yargýçlarý
kýlýnçlarýn gölgesinde gör orjinali
gör olman gerekeni
Sevr maðarasýnda
örülen ankebut aðlarýnýn
üstünden henüz on yýl geçmemiþken
kadim Ýslamiyeti
koca Arab yarýmadasýna
hakim kýlaný tesbih et
Sevgililer Sevgilisi ki
unutma vefat vaktini
maziden son anlarýna deðin
damarlarýnda dolaþan zehri
yine bir yahudi etlere zerk etmiþti
suya dalan mübarek eller
kademli vechine sürülen
ölümün sekeratý vardýr ölümün
mukaddes yolculuk nereye
Er-refîki’l-a’lâ!
kim Rahmân’a tapýyorsa
bilsin ki Rahîm ölümsüzdür
evet Hû gitti
ama sünnetiyle yanýnda gibi
hicrî 1440 yerinden
Hakikat Medeniyetinin
emin yiðitlerinin
ölmeden ölmeyenler
dirilmeden dirilemezler
BEHRAMPAÞA
muhteþem Selimiye benzeri mimari
Mimar Sinan üstadýn ustalýk eseri
sekiz sütun gövdesine taþlardan
birer kördüðüm atýlmýþtýr sanki
kimsesiz Suriçi’nin dilsiz sokaklarýný
bir þölen yerine dönüþtüren incelik
eksik olmaz rahmetli avlusundan
çocuklar, kediler, kuþlar, böcekler
gelin bir de buradan izleyin gelin
haþmetli Ýslam medeniyetimizi
karnaslarda Süleymaniye ihtiþamý
kitabelerinden belli Sahabe þehri
minberinin külahý çiniyle kaplý
kapýsýnda bir þaheser su mermeri
satranç kufiyle yazýlmýþ dört koldan
semah eden Habib-i Kibriya isimleri
kuvarsý cezbede kendinden geçmiþ
Ýznik çinileriyle kaplý kadim duvarlar
mihraplarýnda saflýðýn ülküleri
kara bazalt taþlarýndan bir þiir sanki
saçý örgülü yýldýzlar iç mukarnaslarda
döþü geniþ kubbesiyle muntazam estetik
metafizik gerilimler tozan ýþýklarýnda
vakardan metaforlar dimdik sütunlarýnda
sekizgen yapýsýyla; hazin yalnýzlýðýyla
âlî devletimizin bir türbesi gibi þimdi
diktörtgen boþluklara dolan yaþamak azmi
ecdadýn ervahýný hissettiren külliye
geçmiþle geleceði buluþturan bir meclis
Mimar Sinan’ý Þeyh Galib kýlan taþ üstünde
kalbi Dicle diye çarpan bahtýn rüzgarýnda
bir çizgiydi bulutlardan Behrampaþa Cami
ÜLKÜMÜZ DEVRÝM
genzimde bir sergüzeþt
koynumun merkezine kadar kývrýlan
kanýrtan hýnzýr hevesleri
sisleri týrmalayan haylaz açelyalar
sensizliðin biz kokan kýyametiyle
aþka hadým edilmiþtir
içimde açýlmayan mühürlenmiþ mektuplar
yaðar týrmalarcasý sandukamýn kürküne
gençtim kýsraklarýn
topraða hazla saplanan toynaklarý kadar
gençlikten buraðanlar biriktirdim
yataðanlarla doðrarcasý
kara kutusuna kadar ciðerlerimin
vurulmak neymiþ bildim
mahralarda sahralar uzanýyor
dünya kýyameti sonuna kadar hak ediyor
çýrýlçýplak armakçýlar
kirletirken oðuzluðun hisse senetlerini
dosyalar artýk yýrtýlmak içindir
yargýlarýndan habersiz yargýçlar
þimdi haksýzlýðýn ayetleri
akýyor budunlar sokaklarýnda evrenin
kurganlar artýk çöküþlere mahkumdur
kutaylar kervanlarda
yeni bir cihanýn rüyasýný çýðýrmakta
bilge taþralardan
çaylak þehirlere ihtar
orada bengi yaþamaklar
burada tadýmlýk yalnýzca
çocuk sevinçlerinin koþturduðu evlerde
ölümlerin o yetiþkin aðýr
kulak zarlarýný saðýr eden
þimdi suskun çýðlýklarý dolaþýyor
öyleyse acýsýný dindirmeli vahþetin
bir yaðýz hünkar korkusuzca
herkes beklenenlerin
peþinde aynalara bakamadan
i mgeler alýþýktýr kýrýlmaya farlarda
pusumda aþiret bozkýrlarý
güneþin yerini tutar
kozmosunda fantasmalar
bir gökçe hicret kadar mevzi tutar
sarýklara havlýyor kaniþler
yaðlý köy sabunu kokmuyor yaþayan leþler
kentlerde ceset nehirleri
yýkýlan köprülerden
örülen duvarlara üzülme sakýn
körpe labirent olur
buldurur birbirimizi
kavganýn gümrah memelerinden
yaralar emzirdik hep yoldaþlarla
kaslarýmýzý gýrtlaðýna deðin sýkýyor
kol muskasý pazýbentler
can evlerinde tamudan yuvalar kuran aþk
palazlanýyor çýngarýn
kanla sulanmýþ tarlalarýnda
ülkümüz devrim
insanlýðý hunharlýða neþter kýlan
huylanan döl döþekleri
doðumun görklü kuzey ýþýklarý altýnda
yepyeni bir doðruluþa gebeydi
çapa yapan kadýnlarýngölgesinde
ter bezinde kundaklar benim yerim
ülkümde devrim
yýldýzlý geceye dönüþür sevgilim
ipiltiler esintilerin
kanýna karýþýyor ýpýslak ýslýklarda
tezgahlarda iþveli ciddiyetler
ne denli serpilebilirse som kapanlarda
o raddeye kadar kuþmar
daðýlan nazenin saçlarýn
tellerinde yürüyen cambazlar cudam
betondan putlara tapan
çinko patronlarla haþrolan
pazen entariler yaðar militan ruhlara
dindirmek için hoyrat hýrslarýný cevherin
iþte küstah yürekler
mutantan recimlerini kör emperyalizmin
boðazlamaklar için birikiyor
ülkümüz devrime kývrýlýyor
devrimlerimiz ülkülere
türkülere birleþen düþlerimiz
lügatlerde sevmekler
yeniden tanýmlanýyor
durun ve hayatla yüzleþtirin çehrenizi
oysa haylamaz dibine açan hiçbir domur
huysuz langustlar
pavkýrýþlara boðuyor yeröteyi
týpýrtýlar týkýrtýlarla seviþiyor
tenha kaldýrýmlarýn damsýz yalpýlarýnda
fýsýltýlar boranlarla
can kýrýklarý karýþtýrýyor damarlara
kalýn býçaklar kesemiyor ince tülleri
karýncalanýyor ergen yerlerin
yaþlanmayan gözlere küflenmek yasak
iþte hipnoz edilmiþ metropol köleleri
tiryaki egzoz dumanlarýna
özenti vitrinlerde hep janti sömürgeler
bir fiyasko gibi geçenlerdir
sokaklardan caddelerden bulvarlardan
onlar asýl kazananlardý
panjurlarýn satýr arasýnda oksitten
mýsralarý sökebilen þairler
besteleyecek tutunamayan galipleri
kapitalist yaþayýp komünist küfredenler
rezaletsel rüsvaylýða mahkumsu
sustum susulacak ne kadar kaðný varsa
mecnunlar yüreðini tükürüyor sahraya
düþlüyorsun eriyene dek beynin
kaynayan bir kazana dönüyor kelle tasý
ýþýða yumruklar attýran sendin
zarfýnda güzbatýmý fýrtýnasý
taraçadan süzülen matruþ papatya dansý
kardan çocuða döner cývýldayan nefesin
aynalarý sýrlayan cýva gözlerin kokar
çakýlýr vidalar derisine þehvetin
gün gelir ülkün de devrilir
türkü çýðýrmaya baþlar devrimin
deðiþmez sandýklarýndan doðar ilk deðiþim
alaturkalar alafrangalaþtýkça
dumura uðrayacaktýr çaðdaþça
þen olasý raconlar gereðidir
kan damlalarý birikiyor kum saatinde
tütüyor fiþek tarzý miðferler
dünya kýyameti sonuna dek hak ediyor
bileniyor deliþmen pençeler
PALAMAR
en tatlý yerinden baþlýyoruz acýyla
uzun bir dostluk için tanýþ doðmaya
tüneller geçiyor ufkumuzun
suyu alevcil raylarýndan
avucumuzda elmastan cellat baltalarý
kafataslarý akýyor damarlarýndan
kendine bile hayrý olmayan þýllýk þehrin
gül kokuyor çekiç sallayan yumruklarýmýz
madrabaz bir duvarý yýkmak isterken
ruganlar ve urganlar dans ederdi
babam mermere vurur ýslak takunyalarý
saçlarýnda abdest saðanaklarý
bakýr yapraklar dövüþürken rüzgar anneyle
habbeler bostanýna serpilirdi
þehvetle kovalýyor hýrslarýný
sýrtlanlar ceylan derisi koltuklarýnda
iþte inanan imansýzlar
birleþmemek için birbiriyle yarýþýyor
yaralar fýþkýrýyor yerküreden
yanar lavlar püskürüyor insan daðlarýndan
ergenlerin ezdiði öksüz bir kýzancasý
kýzgýn mýzraklar girip çýkar
kaba etin sinirlerine sivri ve ince
sonrasý yongalý çelenk taçlarý
vapurlar kaçamýyor çünkü palamar
kýyýsýz pektirendazlýkla
ayrýlmak istemiyor artýk hiçbir kýyýdan
hiçbir iskeleden hiçbir limandan hiçbir
þarjörler þarj edilemiyor
þýrýldayan damarlarýmdan iðneler söken
kendim kendinden geçemiyor
oysa banklar bankalar banknotlar yakarak
fýrlatýp boyun baðlarýný denize
gömleðin ilmeklerini koparýrcasýna
devasa bir gökle içten seviþmek isterdim
iliklerime kadar tefekkürler kokturan
semalarla aramda semahtan bir palamar
feleklerdir benim uçurtmam
kendisi uçmayýp içimi kökten uçurtan
sonrasý ardýnsýra Roda
MEZARLAR MEZARI
her gün yeni bir baþlangýç
eski günahlar ödevine
bir ödev düþün ki verilmeden alýnan
ýsrarla ve hevesle ve hiç usanmadan
iþte öldüðünün farkýnda beynin
farkýndalýk sergileyen sinir uçlarý
kaslarý kasýlýyor solgun cesetlerin
tabutlar, fetüsler doðuruyor
sýkýþan gazlar ses tellerini okþuyor
dinle kalbim, ölüler baðýrýyor
topraðýn baðrýnda organlar çürüyor
iskeletler, daðýlmaya baþlýyor
üzerinde kemirgen bakteriler
seni sana senle sende hatýrlatýyor
her dem yeni bir baþlangýç
olabilir istersen gerçek baþlayýþlara
ruhunu gümlet yaþamak istercesine
cesedin patlamadan
tek bir fýrsatýn var eni boyu tek
iki gün bitti ve elde var bir
anla kalbim, son gün, iyi deðerlendir
dünya ki, aþkýný kanýtlama arenasý
kuzu postlu kurtlar maðdur sürülerde
kellelerden kuleler dikmeni bekliyor
kabirlerin gömüldüðü kabirde
aþklar, nasýl da kendinden geçiyor
kemiklerden sýyrýlan iliklerin canýnda
çarpýþan kudret mührü Hakim’in
þahdamarýný yepyeniye çaðýrýyor
dalgalarýn yerinde duramýyor
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.