Ne zümrüt pirizma, ne yakut mercek,
Özlemlerin sapaðýnda
Elemlerin od’aðýnda kalma sen!
Gecenin zülfünü tarasan bile,
Karanlýðýn izdüþümü olma sen?
Bilmecende bulmacaysam çöz beni!
Düþlerinde misâfirsem sez beni!
Zararý yok, haklý, haksýz üz beni,
Kötülerin kapýsýný çalma sen!
Bilgiçlik taslama, kendini taný!
Taný nabýzlarda candan ataný!
Aþtýðýnca yükselt erdem çýtaný,
Derinden al, avgun suya dalma sen!
Menekþenin caný gülden sorulmaz;
Kuralý bilmeden oyun kurulmaz;
Gönül inciterek hakka varýlmaz;
Saðýr sorunlara çözüm bulma sen!
Kula kulluk baþ-kakýncý insana;
Mutlak varlýk her bakýmdan ön sana!
Özün özetini çýkar dön O’na,
Yanýlýp kendine secde kýlma sen!
Kolum, kanadým ol, kýrýlma sakýn!
Yol doðru, iz doðru, yorulma sakýn!
Dostun dobrasýna darýlma sakýn,
Düþmanlarýn çokluðundan yýlma sen!
Gök-kuþaðý, ele geçmez, kaçkýndýr;
Güzelliði, meþrebiyle aþkýndýr!
Sayýsýz renk bölük-pörçük anýlmaz;
Esin, kaynaðýndan taþra sayýlmaz
Ve kalbine doðan ilkler, yanýlmaz!
Ýkinci el duygularda,
Övgülerde, kaygýlarda solma sen!
Eðer anlam sözden taþtýysa gerçek,
Eyy garip kestâne, gurbetten el çek!
Ne zümrüt pirizma, ne yakut mercek,
Aþký bilgesinden ödünç alma sen!
Yaþa, yaþat, söyleminde kalma sen!