sen kýymet bilirsin
o kýyamet
sen sulu göz
o
sulu gözde boya fýrçasý..
senin yollarýn vardýr yürünsün diye önüne serdiðin
onun kadehi
ömrünü tükettiðin
adýmlarý vardýr mesela
bir adým
iki adýn
dizlerine kapandýðýn
ayaklarý vardýr
adým’a ayaklanma çýkardýðýn
sen þiir yazarsýn eli kalem tutan hislerle
o mürekkep yalatýr
kavuþmak ümidiyle
bazen susar kelimeler
iki satýr arasýna pankart gibi gerilir sessizlik
ayrýlýk söz alýr
susma,
sustukça sýra bana gelecek yoksa
üç nokta deðil midir hep
uzatan belirsizlik
sen üç vakte kadar saklarsýn gizlediðin özneyi
o fincan arar cümlede
içmek için kahveyi
þimdi öyle bir ateþ var ki aramýzda sorma gitsin
yaðmurdan korkuyor söndürür diye
öyle bir y’ara açtýn ki kapanmayan
kabuk deðiþtiriyor hep
ruh iklimimde
gel paha biçemezsin uzaðý yakýn etmeden
hem çok usandým inan
sana hep gel demekten..