gökyüzü renginde yaðan yaðmurdu
içimde yürür gibi yürüyen
bulutlarýn üzerinde
penceremde
pýrýl pýrýl
rüzgarda ses havada koku
þah damarým kadar yakýn
içi sýcak dýþý soðuk billurdan bir su
gözlerimin içinden derin derin akýyordu
oysa ne anýlar saklýyordu
en keskin acýlardan
en kesif hüzünlerden
kimi buhran ,kimi muamma ,kimi derbeder
ölümsüz aþklardan
kimi güzeller güzeli , kimi çöl kýzý leyla
kimi öylesine mecnun ,kimi çýlgýn aþýk kays
*
uzun uzun yanan ey ateþin alevi
ey vuslatýn hazzý
ey vaat edilmiþ duygular
ey kalbe esen meltem
tenleri yakan ey kutlu ýþýk
zihne serpilen onca yýl onca zamandan
silinen bendim
hafýzamda yer etmiþ unutulmaz olmuþlardan
her yanda sükut
aðlar gibi ta uzakta yalnýz
aðlar gibi gözyaþsýz, çýðlýksýz
her yanda sessizlik
zemheride bir kýzýl duman gibi cansýz
gökyüzü bir buzlu cam gibi kýzýl kýzýl
sonrasý ruhumda aðlama isteði uyandýran
yüreðime oturmuþ bir demir yük kadar aðýr
küçükten hisler
fýsýltýlý sesler
yoksul evlerin saçaklarý uyuþtuðu vakitlerde
yavaþ yavaþ ýslanan gözlerimdi
*
evlerin içinden siyah paltolu adamlar
odalardan siyah entarili kadýnlar geçiyordu
týpký gecenin siyah renginde geçen yýllar gibi
týpký sokaðýn þeklinde hikayeler gibi
tren geçiyordu yanýbaþýmdan
kalbimin içinden
eskiden kalma bir dram geçiyordu ruhumun semasýndan
bir tesadüf eseri
iniyordu lacivert günahlar þehrin üstüne
mor hayallerden
eflatun düþlerden
bir takvim yapraðý kadar çýplak
içine çiy düþmüþ karakýþ güneþi kadar sýcak
redfer