hüzne zimmetli cümlenin yüküdür, sevmek fiili
çekime uðrayana dek sürer
hazin bekleyiþi..
alýþkanlýk iþte,
kalp anahtarý, bakýþ altýnda saklý
gözlerin diyorum,
kalbinle koymuþ gibi hep
buluyor anahtarý..
ve sonra,
iadeyi ziyaret faslý
ki biliyorum
kahveyle yapýlmýþtý
fal kapýnýn açýlýþý..
ilkin aklýnýn salonunda aðýrlandým
lale desenli koltuðunda yudumlarken muhabbeti
göz pencerenden izliyordum
sana bakan kendimi !
rahattýn,
rahatlýðýn karþýsýnda rahata geçmek için sabýrsýzlanan hazýrol’dum
hani ol desen olacak,
öl desen dirilecek kadar deli
bir o kadar da doluydum..
bir þeyler anlatýyordun
bir þeyler kuþ tutuyordu aðzýnda
bir þeyler susup
bana bakýnca,
he’ diyordum sonunda
hani ne desen, he diyen ben,
falda çýkan hediyen..
derken,
ev sahibesi rolünden
misafir çalýyordun
nasýl mý ?!
kalp anahtarýndan sonra
cevap anahtarýn da varmýþ
kavuþmayý uman sorular arasýnda
hani bakýþlarýna dalarken bir yandan
ellerin yardýmýyla
yataklýk yapan günün
ikindi faslýnda
her þýk kayýyordu
cevap anahtarýnda
ama üç doðru
bir yanlýþý yutuyordu
her defasýnda..