üzgünüm,
kalbinin kullanma kýlavuzunu tercüme edemedim
ya da sen üzül istersen,
kitabýn çevirisini yapamadýn diye..
ne vakit bakýþlarýn menziline girsem
bütün hislerim çevirmene takýlýyor zannederdim eskiden
öyle ki;
gözlerin dedektör gibiydi
þüpheli gördüðün her hisse dur ihtarý çekip
bakýþlarýn elleriyle yoklama çekerdi
sonra sözler alýrdý sýrayý,
hani her cümleyi aþka sevk edip
röntgenini çekerdik
hatta cümlelerden itina ile ünlem alýr
tahlile gönderirdik
sen cýmbýzcý diye takýlýrdýn
ben,
kulpçu
kapalý mekanlarda içiyorduk çayýmýzý
kahvemizi
ve iki kiþilik bir iliþkiydi bizimkisi
öyle basit
öyle sade
su saatiyle akýyordu
gündüz ve gece..
sonra kalktýk,
masayý ardýmýzda býrakýp izin istedik muhabbetten
perde kadýn iþiydi
pencereyi ben açtým
çünkü benden sonra baþka bir ben olmaya aday olsun diye gözlerinde
kalbine sandýk kurup
göðünden aldýðým icazetle
pusulana renkler kattým
ki,
gizli oy
açýk sayýmla çýksýn
ne çýkacaksa sandýkta
zira gözlerine yalaný öðretmediðin zamanlardý
ve çýkacak her sonuca kalbim
dünden razýydý
bilirsin,
kurgu benim iþim
kuruntu senin
lakin,
sandýðýn,
sandýðýmdan daha çok..
uzatmayalým,
kalbin atýyor mu diye merak edeceðim tuttu
gün pazar
vakit ikindi
az biraz serseriyim þimdi
ve merak edersin diye söylüyorum,
kimse üzülmesin diye kalbimin kullanma kýlavuzunu hazýrlýyorum yeni baþtan
belki bir bakýþýn son baskýsýna yetiþir
ne dersin,
noktayý tahlile gönderip
virgül çýkar mý sonuçta
hem kaybedecek ne kaldý
kalpsiz bir adamým son uçta..