AĞLAYAN İSTANBUL
AÐLAYAN ÝSTANBUL
Boða meydanýndan Bahariyeye doðru yürüyorum,
Baðýr baðýr, baðýrmak geliyor içimden.
Her adýmda bir taþ vuruyor ruhuma,
Kendimi bir Ýngiliz, bir Fransýz,
Bir Amerikan caddesinde hissediyorum.
Köþede, simsiyah bir kedi, bakýþlarý kýzgýn,
Cam kýrýntýlarý içinde sanki gözleri.
Çünkü, vitrinlerde yazýlý bir tek Türkçeye rastlayamazsýn.
Aaa! Yalnýz, bir tarihi hamamý yýkmýþlar,
Yerine bir beton yýðýný dikmiþler,
Kenarýna da tarihi eser diye bir yýkýk duvar býrakmýþlar,
Üstüne de Türkçe “tarihi eser” yazmýþlar güya!
Yýlbaþý dolayýsýyla, Noel aðaçlarýyla süslemiþler,
Iþýklandýrmýþlar caddeleri boydan boya.
Bilmiyorlar ki Noel baba gökyüzünden,
Kendi çocuklarýna oyuncak,
Orta doðudaki Müslüman çocuklara bomba yaðdýrýyor.
Buranýn neresi Kadýköy?
Sadece Kadýköy mü?
Ýstanbul’un her yaný Arapça, Ýngilizce olmuþ,
Türklüðümüz, Türkçe’miz kaybolmuþ.
Acaba vakit var mý? Dedim.,
Ýstanbul, yakýlýp yýkýlýp yok olmadan,
Sessiz sessiz aðlamayý býrakýp,
Ýstanbul’u Yýldýzlara þikayet ettim,
Fatihin, Yavuzun Ýstanbul’u bu mu dedim…
Yusuf Yýlmaz
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.