kabahat sende deðil
fala kulak verende
gözlerimin kahvesinde aþk mý içiyorsun
þiir mi demliyorsun
ne yapýyorsun belli deðil
belki de fincanýn içinde deniz var senin için
balýklarý mayalayýp
pullarýný saya saya
dalýyorsun
kendi çizdiðin ufka
bazen kucaðýnda bebek gibi hissediyorum kendimi
ne vakit zýrlayacak olsam
dayýyorsun memeni
bazen de ellerce seviliyorum diye kýskanýp
sýkýca tutuyorsun
umursamadýðýn elleri
kendimi soyutlasam misal
dünyanýn kalabalýðýndan
ve týkasam dört duvar ardý yalnýzlýða
sanki kalbinden deðil de omuzlarýndan kalkacak gibi
þu aþkýn anlamsýz yükü
seninle iki ayrý atomuz biz
ne vakit birleþecek olsak su mole külüne döneriz
lakin,
suyun da üç hali var
mesele o deðil sevgilim
her hal" üç vakte kadar
diyeceðim demesine de,
takvimler taþýyamaz gün denilen yükü
yük ki omuzlarda taþ
olsa keþke
olmadý býrakýrsýn
týkandýðýn yerde..
þimdi her þey bir bilmece
gözlerinden aldým bir tane
kalbime geldim,kaç tane
her neyse,
kabahat bende deðil
fincaný ters çeviren ellerinde