yüzün, yosun baðlayan duvar
gözlerin duvar üstü
ç’aðlayan
hayata küsüp
uðradýðýn haksýzlýða karþý
-çýkamayan çaresizliðin
ip arýyordu kendine
un serecek kader..
bütün bahaneler, bir tuðla da sen koy" sloganý altýnda
briket örüyordu parmaklarýn
avuçlarým arasýnda..
mutluluk, malzemeden çalan umut iþçisi
kalp tokluðuna yaþadýk aþký
ay, yarým simit
yýldýzlar susam tanesi
gibi düþerdi
gün doðumunda
çocukluðum derdin,
hor kullanýlmýþ bir oyuncak dile gelirdi hikayende
oysa benim kýrýlacak oyuncaðým bile olmadý derken
duvar dinler gibiydin
ip bu nihayetinde,
un da serilir
kuyruklu yalan da-uçurtmaya-
ya da öcü alýnacak bir hayatýn tepe taklak hýncý
italyan usulünce"
T plakanýn yaný baþýnda þofördü Ýstanbul
sokak aðzýyla atýp tutuyordu gün görmüþlüðü
sen her zamanki gibi þýk
topuklarýndan çýkan ses, bastýrýyordu kaldýrýmý
ben mi?!
olsam olsam simit sarayý..
þoför, istifini bozup bardakta kalan çayýyla birlikte
kaþýk gibi býrakýrken beni
yanýna yakýþtýramadýðýndan olsa gerek
sarýlmamýza önce hayret
sonra buyur etmiþti..
ellerimiz kenetli
haliçin bilmem neresi
kuþlara hava atan o limana doðru son yolculuðumuzdu seninle
yüzün duvar
gözlerin aþk çeþmesi
berbat bir ayrýlýðýn arifesinde seninle yan yanayken
þoförün aynasýnda gördüm ikimizi
aþk çeþmenden yaþ içiyordum
þoför þahit
yol þahit
dikizleyen ayna
sýr tutar mý bilmem amma
son vedaya el veriyordu istanbul
boðaz" tokluðuna yaþamýþtýk aþký
ve iki yakasý bir araya gelmeyecek kadardý uzaklýðýn adý..