gururu perde diye çekerdin yüzüne,
ne vakit sabah olsa
ýslanýrdý yastýðýn
uykun tutamazdý
sýzardý hep göz yaþýn..
kuþlar uçururdun bazen
anlardým,
dudaðýnda iz býrakan
o güzel tebessümden
sokak kedisine süt verirken
içindeki iyiliðin elleri
tüylerini okþardýn
kýskanýrdým
sana olan hayranlýðým asýlýyken yüzümde
bakýþlarýna yakalandým
bir karesinde..
perdeyi kapar kapamaz
kalbimde bir ihtimal -ki sýðmaz içine-
hani bakýþlarýnda tutuklu kalmak
ya da görmek bir an
gözlerimdeki tuvalde resmettiðim kendini
aradan an kadar bir asýr geçip
tekrar baktýðýmda
ne sen vardýn
ne de sokak kedisi
sonra,
baþýmý kaldýrdýðýmda
yüzünde taþýdýðýn iki cennet kapýsý
aþka davetiye çýkaran anlamýyla
mýhlamýþtý mutluluða
sessiz sedasýz,
hayatýn gösterip de vermediði aðýr tahrik altýnda
sevmek diye bir suçu
seve seve iþlemek varken aþkýn ucunda
ya da tutmak dururken ellerini
meþk maþasýyla
hani cama çýkýp çýkýp
çektiðin sigaranýn markasýný
mutluluk koymak yerine
bandrol kontrolü yapmak gibi saçma sapan bir gerekçenin
çin iþkencesi gibiydi
mahalleden gidiþin
þimdi o evde bekarlar oturuyor
duvarlar boyandý
pencereler pimapen
ne gurur kaldý perde diye çekecek
ne kuþlar,
ne de süt bekleyen kediler