Elleri terli yoksulluðun,
mahçup bakýþlarýydý gözlerin.
Zarar ziyan kaybolmuþlukla baþýný yere eðip,
önce kuþ yüreði kadar avucunu açtýn
sonra diken üstünde telaþlý gülümsemeni.
Sana baktýðýmda titredi her hücrem...
Ruhunun kokusu çocuk,
yüzün kusursuz esmer bir çiçekti.
Dokunsam kanatlarýn ürperecek,
sarýp sarmalasam
kollarýmda ölecek nazenin bir kelebektin.
Küçücüktün iþte!...
Haybeye yaþamaktan utanýr mý insan ?
Ben utandým !...
Ýnsan telaþýyla arþýnlarken kaldýrýmlarý,
anlayamadým,
zaman diliminin, hayatý sabiler den söküp aldýðýný.
Biçare,
hayýflanýyorum þükrüne yandýðýmýn dünyasýna.
Toplamak geliyor içimden,körpe bebeleri caddelerden.
Gizlemek geçiyor illiegal gecelerin düþünden.
Tükürmek istiyor öfkem,düzenin yontulmamýþ yüzsüzlerine
ve
aðýz dolusu sövmek istiyor dilim,
kefeni atlastan biçilmiþlerin gelmiþine geçmiþine.
Peygamber sabrý olsa çat diye çatlar orta yerinden.
Velfecr gözlerini görmemekle terbiye edenlerin
su katýlmamýþ riyakarlýðýna.
Ulan,
kanayan yaraya tuz,
yokluk ateþine buz mu oldunuz ki
umutsuz bir sarhoþlukla salýnýp durursunuz.
Sizler gökyüzünün en sönük cüce yýldýzý,
Onlar ölmeden kýyýya vurmuþ deniz yýldýzý.
Dilek USTA