kandil yakmak gibiydi
sonra muma döndük
korkuyorduk ve bütün korkularýn korkuluk olduðunu
görmek gibiydi
bilmenin eþiðini geçmek
karanlýklar körüklüyordu
mumdan ateþi
belki senin kuyun
daha derindi
ya da ellerimdeki iðneyle kazýyordum
doðuþtan kör kalbini
insandýk nihayetinde
duyular ve duygular arasýnda kalan masallardan
temeller kazýyorduk saraya
ben tütün içerdim
sen
kitap kurdu
esasýnda inancýmýn
sebebi de buydu..
sevdiðin renkleri mukayese etmiyordum,tanýmsýz göðümde
zira karanlýðýn emdiðini sayan bir varsayýmýn kurgusunda
burguyla delinen zaman aralýðýnda sýkýþýp biriken
sayýlar deðilmiþ sadece
sana , doðru gelenler
eðril dikçe
zilden çana dönen her ses
rengine bürünüp
kuþak baðlýyordu
kuþ uçmaz göðümüzde
velhasýl,
sen kötü sevici
ben,
günaha keçi arayan karanlýk iþçisi
mum yakmak gibiydi bizimkisi
güneþte sönen
ama çok evvelce eriyen
yedi rengin
yedisine birden..