Sarayýn bahçývaný kumral saçlý Firuz’du
Bu civânýn yaþý da takriben on dokuzdu
Onu yetim olarak almýþ yaþlý padiþâh
Zaten biliniyordu olmasýyla hayýrhâh
Tam yedi yaþýndaydý, geldiðinde saraya
Bir cariye kol kanat gerdi baht-ý karaya
Kendi evladý gibi sevdi bizim Firuz’u
Onu annesi bildi, anasýz kalmýþ kuzu
Sarayýn mutfaðýnda ona yardým ederdi
Bazen pazara sabah tek baþýna giderdi
Alýp gelirdi hemen ne lazýmsa kazana
Ta varýncaya kadar dometese, sazana
Saygýda hergiz kusur etmedi Gülara’ya
Ondan önce katiyen oturmazdý sofraya
Ekmeði böler böler ellerine koyardý
Evvela anacýðý sonra kendi doyardý
“Gülara’m, anam!” derdi sarýlarak boynuna
Öpüp koklardý güller, konmuþ gibi koynuna
Firuz’un izdivacý, derdiydi anasýnýn
Yakýldýðýný görmek isterdi kýnasýnýn
Þimdiye kadar giren hiç olmadý kalbine
Güzeller gülerlerdi, Allah’ýn garibine
Varmak istemezlerdi aþçýnýn yamaðýna
Sürmediler sevdayý ruhunun damaðýna
Cariyelerin indinde Firuz garip ve saftý
Küçümseyen bakýþlar, en güzel itiraftý
“Beni al beni!” deyip dururlardý mutfakta
Hemen peydâ olurdu, kýrmýzýlýk, yanakta
Asla yalamasa da medresede mürekkep
Âlimde dahi yoktu, ondaki haya, edep
Eliften dahi doðru, kâðýt gibi beyazdý
Ýlahî kalem ona aþk-ý Behnaz’ý yazdý
Bihaberdi, bihaber büyüdü bundan Behnaz
Almýyordu belki de sevdasýz, hayattan haz
Çöller güzeldir amma gülle daha güzeldir
Aþký yaþamamýþ kalb, aslýnda bir gazeldir
Susuz yerlerde hayat olmaz ve güller bitmez
Kurumuþ baðlarda da þeydâ bülbüller ötmez
Mutfaktaki görevden, vezir aldý Firuz’u
Z i r a zaten büyüktü, saraydaki nufuzu
Gülzârýn bahçývaný diye tayin eyledi
Gülara bu durumu, padiþaha söyledi
Lakin ferman kesindi, deðiþmedi kararý
Yalvarýp yakarsa da olmazdý ki yararý
Firuz artýk baðbandý, sarayýn gülzârýnda
Gezip dolaþmak bitti, diyarýn pazarýnda
Güzel güllerdi gayri yegâne meþgâlesi
Kalkacaktý düþünce, sabahýn ilk jâlesi
S / ÂYE 19 HAZÝRAN 2018 / CABÝLKA
Hergiz: asla
hayýrhâh: Yardýmsever.
Gülara:Güllerle bezenen.
Behnaz: çok nazlý
Firuz: saadetli, uðurlu, muzaffer
Jâle: çið