Poyrazköy’den görürsün uzaktaki feneri.
Cam ustasý döndürür, Öðümce’de çubuðu.
Deresi, deniziyle BEYKOZ’un gözde yeri,
Riva’ya da takmalý mavi nazar boncuðu... ---------- H.Aydýn AKÇAKAYA
Hakiki ÞÝLE bezi; tezgah altý bilesin!
Feneri hem müzedir, hem de bir dünya devi.
Aðlayan Kaya ’sýnýn gözyaþýný silesin,
Cilalý Taþ Devri ’nden hatýradýr ilk evi… ---------- Süleyman KARAMAN
KANDIRA’lý, yoðurdu toprak kapta mayalar.
Kefken, Kerpe, Cebeci her biri düþ bahçesi.
Dalgalarýn dövdüðü mahcup Pembe Kayalar;
Karadeniz koynunda, sanki altýn külçesi. ---------- H.Aydýn AKÇAKAYA
Denize küs KAYNARCA! Ne liman ne barýnak!
Tarýmla hayvancýlýk, halkýn gelir kaynaðý.
Fýndýk, pancar yorsa da; çalýþanýn alný ak,
Tavuðundan menemen, ineðinden kaymaðý. ---------- Süleyman KARAMAN
Akýn akýn dünyayý çekiyor kendisine,
Acarlar Longozu’nun nadir su menekþesi.
Kamp yapmak istiyorsan koþ Maden Deresi’ne.
Mert, yiðit Ýpsiz Reis, KARASU Emice’si. ---------- H.Aydýn AKÇAKAYA
Melen Çay ’ý doyurur susamýþ Ýstanbul ’u.
Fýndýk, süt, bal, yumurta iþindedir ahali.
Göçte sýrtlayýp gitti yetim, yaþlý ve dulu
Iþýklar içinde ol daima KOCA/ALÝ! ---------- Süleyman KARAMAN
-2-