\Söyle diz çökeyim, Söyle yönün nere? Bende bu öfke, sende bu naz. Týpatýp iki kristal küre.//
Bilemiþ aðzýný zehirli bir dille. Konuþur durur yavan iþçi kýzlarý. Havasýný suyunu þehrin. Kutuplarý uzak. Saçlarý bir yýldýzýn aðýrlýðýný taþýr gibi.
Ey aþk diye baþlar gün, Ve solunur yol kenarý saksýlarda manolya.
Eteklerini rüzgâr kaldýrýr, Yüzündeki tebessüm sultan tiryakisi. Biraz göðün kýzýllýðý, Hani biraz da kül grisi. Tebeþirle çizer duvara resmini sevmelerin.
\Sokakta unutulmuþ kedi yavrusu Gibi seslenir arkasýndan çocukluðunun. Duymaz ki duyana aþk olsun!//
Karþý kaldýrýmda ihtiyar aðaç, Yapraklarýný öksürür. Vakit güz. Kuþaðý belinde küheylandýr hava, Yel üfürür Toz götürür Ýnce bir hastalýktýr aþk Ya da delilik düpedüz.
Þimdi sen inzivasýnda bir ölünün; Son uykusu kadar güzel, Son sözü kadar deðerlisin.
Ne bir gül ekiminde Ne bayrak dikiminde Ne gün akýmýnda Ne saç büklümünde Ne kent ikliminde
Rastlanmazdý izimize.
Soframýzda Bir parça ekmek Birkaç zeytin tanesi Yeterdi ikimize.
Biliyorum...
Sosyal Medyada Paylaşın:
Oğuzhan Özağdaş Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.