Fotoðrafýn karþýma gelince takým elbise giyinesim geliyor. Þýk olayým diyorum iþte. Her zamankinden deðil, Zaman zaman olduðum gibi de deðil, Seni sevdiðim gibi güzel olayým istiyorum, Eðer yapýlabiliyorsa.
Fotoðrafýn karþýma gelince, Nefret de etsem senden, Sana olan nefretim çünkü, Nefretimi bile seviyorum. Seviliyor iþte içinde sen olunca. Ýçinde sen olunca nefret de seviliyor...
Fotoðrafýn karþýma gelince, O az duyduðum sesin geliyor kulaklarýma. Bana seslenmeni duyuyorum. Bana hiç güzel þeyler demediðin o sesinden, güzel þeyler iþitmeye çalýþýyorum.
Fotoðrafýn karþýma gelince, Yanýna bir küçük çocuk fotoðrafý koyuyorum. Seninle küçükken pek karþýlaþamadýk ya, Fotoðrafýnýn yanýna bir küçük çocuk koyuyorum. Benim çocuk yaþýmý. Onunla oyun falan oynuyorsunuz, Eðleniyorsunuz hatta, çocuk yaþýma çok çocukça yaklaþýyorsun. Çocukça yaklaþmayý da açmam lazým tabii deðil mi. Çok içten, çok samimi, çok güzel...
Fotoðrafýn karþýma gelince, Öpesim geliyor. Ya inan çocukça öpesim geliyor. Gerçekten. Fotoðrafýný öpmeye kýyamam ki yoksa.
Fotoðrafýn karþýma geliyor da, Sen fotoðraftaki gibi durmuyorsun be. Benim karþýmda tam iki defa durdun. Sýkýla sýkýla. Ben senin fotoðrafýna her gün bakarak uyurken. Sen benim karþýmda duramadýn fotoðrafýndaki gibi.