Kimse bilmez ömrümüzün her aný,
Belki bize gelecekten ödünçtür;
Analarýn, atalarýn mirâsý,
En son demde ölecekten ödünçtür...
Gözden imâ, telden naðme, kalpten ün,
Ezber, yazý, tohumlardan ilk sürgün,
Bunca gayret, arayýþa ters dürbün,
Bildiðimiz, bilecekten ödünçtür...
Dertli dolap bulaðýnda sorgular,
Bilinçaltýmýzý deþen burgular,
Alnýmýzda kan terleyen kurgular,
Hâlimize gülecekten ödünçtür...
Muhabbetin olsaydý bir duraðý,
Ýstemezdik ne yol, ne de ayaðý,
Düðün, dernek, görgümüzün duvaðý,
Sevgimizi bölecekten ödünçtür...
Ünvan, isim, mevki, makam kaygýsý,
Soy-kütüðü, sonu toprak yaygýsý,
Ecel korkusuyla mezar saygýsý,
Adýmýzý silecekten ödünçtür...
Yarýnlarda gizli dünün vurgunu,
Ezel dediðimiz ebed yorgunu,
Saatin yel kovan akrep oyunu,
Zamaný da delecekten ödünçtür...
Torunlardan emânetse bu güfte,
Ozan dilek ezgilenir sýr beste;
Bilge canýn tapþýrdýðý gül deste,
Mahþerdeki kor çiçekten ödünçtür...