eylül,
gün ve akþam kur yaparken iki daðýn çatalýnda
cýlýz ýþýklarýyla filiz veriyordu tahta döþemeler arasýndan
yavaþça kapayýnca
daha çok çýkýyordu
kapýnýn gýcýrtýsý
her yer saman balyasý
alt kat
ahýr
sað elinde bezden bebek
saçlarý sarý
saçlarý mýsýr püskülü
çakma cindy
elinden düþtü
eðildim
ayaklarýnýn dibindeydim
senin bebeðini
kýz oyuncaðýna el sürer gibi deðil
bebeðim gibi alýrken yerden
þakaðýmda ellerini hissettim
anne þefkatine benziyordu
ama anneye bakar gibi bakamazdým yüzüne
yüzümde
tanýmsýz bir ifade
tecrübe edilmemiþ dokunuþ
uçmayý ilk kez deneyecek
acemi bir kuþ
tüy
dur..
eteðinin fýrfýrý kulaklarýma deðiyordu
rüzgarda titreyen tahtalar
arasýndan sýzan ýþýk
yalpalanýp dizlerinden
dalga dalga ayak bileklerine
halkasý geçerken boynuma,
kýldan ince bir þey
ve ciðerime dolarkan
adýný koyamadýðým koku
kalbim
durduk yere duracak gibiyken sessizliðinde
elimde bebek
yüzümde elin
misketler düþerken ceplerimden
daðýlýp dört bir yana
düþtü bebeðin
ter tutan avucumdan
iki dudaðýn arasýnda
alt dudaðým ýslanýp
diþ izin kaldýðýnda
beni annene söylemeyeceðine yemin etmiþtin.. hatýrla