Aðrý daðýnýn zirvesindeydim, Sýrtýmý yaslayacaðým bir aðaç bile yoktu. Her zaman olduðu gibi yapayalnýzdým, Kimsesizliðime sýmsýký sarýnmýþtým, Üþüyordum, titriyordum. Bütün gece efsanelerle yunmuþtu zihnim… Geçmiþin kalýntýlarýna takýlmýþtým, Nuh’un gemisini ararken Eskimiþ kederler buldum karlarýn içinde Almadým, bende yeterince vardý zaten…
Bir kartal yuvasý vardý sadece Buzlaþmýþ birkaç yumurtasýyla Dökülmüþtü kapkara telekleri, Sancýlý beyazlýk hâkimdi göz alabildiðince Düþlerim el gibi olmuþtu bana...
Aðrý’nýn doruðundan þaþkýnlýkla seyrederken Gergef iþleyen kýzýn gelinliði, Düþ kuran delikanlýnýn hayalleri, Pamuk ninenin ipek saçlarý, Dedenin aksakalý, Daima yeþil olan umutlar, Yaðmur yüklü bulutlar, Demirci Hüso ve kýr at, Zindancý Memo, Ahmet ile Gülbahar Beyazlýðýn içinde bir an görünüp kayboldu.