yaðmur yaðýyor
seller þöyle dursun
aklýna makyaj yapan bir hatunun
gün görmemiþ hislerinin elini
ellerime kiralayýp
yürüsek kaldýrým boyu
o havadan bahsetse
ben,
istifade edecek bir fýrsatýn yüzü suyu hürmetine
yanaklarýnda beliren kuyuya düþüp
bir kuþun gülüþüne
yuva olsam bilmeden
ne oldum delisi olmak için
kýrmýzý ýþýkta bekleyen zoraki ahmaklardan
farkýmýz olsun diye
sýyrýlsak
sýrýlsýklam ýslanýp
durak aþýðý olsak
kamuya açýk mekanlarýn aile bölümüne çýkan merdivenlerden
nezaket kuralý gereði önde o
arkadan ben gelirken peþinden
aðýr çekime aldýðým bakýþlarýmda
salýna salýna bastýðý her basamaðýn sonunda
süzerken tepeden
taa topuklara dek
sakýn arkasýna bakmasa
sandalyeyi çeksem oturmadan önce
sonra karþýsýna geçtiðimde
ne kadar nazik bir bey diyen bakýþlarýyla
iç geçirse içinden
iç geçirse içime
diþ bilesem dýþýna
derken derken
garson gelse o an
buz gibi
içeceklerden
ne alýrsýnýz dediði an
ona baksam
o da bana baksa
yan masadakiler bize baksa
pencereler bize baksa
þarký sussa
bant kopsa
hayýr hayýr
yaðmur yaðýyor hepsi bu
bir de sigarayý yarým içtiriyor havanýn soðuðu
hayata bakýþ açýma göre saat 3 yönümden gelen tanýmsýz bir hatunun üstüne
binanýn yaðmur gideri çatlaðýndan oluk oluk akan su denk gelince
istem dýþý bakýþýp
gülüþtük az önce
ha iþte
hepi topu bu