bir boşluk: sobe taşı
bu kadar yazýlmaz yalnýzlýk
billâhi, ancak bu kadar yazýlmaz.
sözcüklerin âsî ve kaçkýn yanlarýnda
cümle kurmaktan özürlü / ve kendini
bir tek kendini anlatmaya memûr
kendinden uzak þâir yanlarým benim.
içinde bulunduðun durumun tanýmlanmasý açýsýndan zor bir görev: boþluk. kendi ya da ancak kendim ile tanýmlanabilen bir durumun, kökünden ayrýlmaz lâhikasý. lâhika ki; nereye gitsen senden bir adým önce, nereye baksan gözbebeklerinin içinde; acýyla karýþýk, hüsrâna gebe. tanýmlar ötesi, tanýmlanmaya muhtaç olmayan, bir girift yalnýzlýðýn sobe taþý.
sen de ki; boþluktur bir yaným,
ama en çok doldurmakla mükellef
iki elim. bir baþ için deðil
senin, o’nun, belki herkesin.
bir bana baþ olamayan yanlarým benim.
çocukluðumun çelik çomaklarý, kökünden kesilmiþ iðde aðacý, talan olmuþ avlusu, asfalt döþenmiþ toprak yollarý, yani içine bir dolu özlemi sýðdýrýp gözyaþlarý ile harmanladýðým, nasýr baðlamýþ avuçlarýma takýlý kalan hüzün. içimde, umut kestiðim, kaybolan kalabalýklarýn, insanlýðýn kesik ve kesif nefesi: boþluk diyorum, gözlerim dalýp giderken uzaklara adý konulmamýþ memleketler arýyorum içinde bir nefes alacaðým, uzaklaþtýðým vatan yanlarýmdan.
bir büyük hüznü barýndýrýr içimdeki
sokaklarýn çýkmazlarý insan kokusuz
gözlerim uzakta; noktaya sevdalý,
en çok bilmediðim yerlerde kanayan
bir yaram: meçhûl yanlarým benim.
dönüp dolaþýp, kendimi hep ayný noktada bulduðum kitap kokulu dünyam, hâzýr ve nâzýr yokluðumun üstüne çöküp kalan boþluk. yani nereye dönsem varlýk içinde derin bir yokluk, her köþebaþýnda mezar taþlarý, sokaklar içinde evler, evler içinde taze ölüler.
bir þehrin anatomisini çizerken, bir bilet daha kesiyorum, öldürdüðüm bütün þehirlerin adýna. san’atkâr bir üslupla, düþünce ikliminin kapýlarýný aralarken, bir dünya bahþediliyor baþtan sona boþluk; ki, çepeçevre rûhumu saran habis bir örümcek gibi kimi zaman öldürmeye nâzýr kader. düþ-ünce ikliminden rüyalarýnýn, acýyan yanlarýnýn deþifresi olur þiir: bir ömür yazmaya âmâde.
akýp giden zaman gibi serzeniþle
zamanýn tik-tak’larýna esîr rûhum
her köþebaþýnda þehrin adýmlarýmla
bir sana ulaþmayan en çetin yol
bir bana þehir olmayan yanlarým benim.
âh aþk; hâletinden muzdarîb ve talan
kaç sürgün hayalinden ýrak ve kurak
ikliminin esiridir. âh ile bak
ki, bir boþlukta gezinip durmakta zaman
adýný unutmak ne büyük yalan
vecd ile âþiyân kalbimdir benim.
bana göre deðil belki de, böylesi bir terennümünü zikr’etmek. ben ki zaman içinde, zaman ki benim içimde. aþk ile, aþk’tan öte, aþk’tan önce ve ez cümle vâroluþ ile anýlýrken soluk; adý konulmamýþ diyarlara müctevir, rûhuna aþina ruhumdur benim. Akrep ve yelkovan kara zindan; her geçen zaman ömrümden çalýnan, hayattan alacaklý olduðum yanlarým. Sen hayatýn çirkini, sen hayatýn en güzeli, sen hayatýn cân dîde-i giryân; topraða akýp kaybolan câným benim.
Sana seslenmek yalanlarýn en güzeli, kurduðum bütün cümlelerin öznesi. Varlýðýndan muzdarîb, yokluðunda garîb; bir boþluðun ziyâde, terennümü ki boþlukta gezinip duran, en çok yokluðunla anýlan zaman. Irak zamanlarda, kuytu köþelerde bîzâr, aþklar ki; adlarý en çok kurutulmuþ çiçeklerle anýlan, küf kokulu mektuplarda derin bir hüzünle, derin bir hüzünle ve hep derin bir hüzünle: ancak böyle yazýlýr “sen” ile baþlayan her cümle.
sana hitap etmiyor hiç bir þiir,
bir boþluksun kalbimin tan yerinde. mustafa nazif
(fotoðraf çekimi; mustafa nazif)
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.