Sana þarkýlar yazdýðým o yerde
daldan dala kuþlar cývý cývýl
sevinçli güfteler, coþkulu türkülerle
kuþ dilinde kim bilir; belki masal
belki öyküler de anlatýrlar birbirlerine
mini mini yavrular, salýncaklarda
çiçekli park bahçelerini andýran
bir çocukluk sevinciyle
rengârenk salýnararak ilkyaz yellerinde ...
Bir aðaç ki;
meneviþlerine renk dilenircesine
kocaman bir dalýyla uzanýr mavisine Akdeniz’in
aþaðýsý uçurum; tam kýyýsýnda falezlerin
yaþlýca, yemyeþil, otuz yýl geçti üzerinden
çocukluðumuzda ’Aþýklar Aðacý’ derdik
Aþk deyince, bakýp gözlerimize, gülerdik
bir þey gelmezdi akla
o çocukça düþündüðümüz þeyden baþka...
Nereden bilebilirdim, gülümserken
hüzünlerin bir gün gelip de
yüreðimin kýyýsýnda
seviden yana açýlan bir gedikte
sana yazdýðým þarkýlarla derinleþeceðini;
önümdeki uçurumlar gibi tut ellerimi
sulardan önce sen kucakla beni sevgilim
elâ da olsa, gülümseyince
gülümseyince gözlerin, Akdeniz’den de mavidir ...