TÜRKE DURMAK YAKIÞMAZ
Bir mesleðe darbeyken, dokuzuna iþ kolu,
Hayatýmýza giren her teknik, fýrsat dolu;
Çað aþmak istiyorsak, özgün icatlar gerek,
Demir daðý geçmenin artýk uzayda yolu...
MÜSTEÞAR
Müslümana kengeþmek, hem farz, hem sünnet iþar;
Her yöreden bir seçkin, vekaleten Müsteþar;
Ýlmen, dinen bilgili, sözünün eridir O,
Ýstiþarelik iþte, derdest "þura"ya koþar...
* Kengeþmek: Ýstiþare etmek.
* Ýþar: Yazýlý bildirim.
* Müsteþar: Önemli iþlerde kendisine danýþýlan kiþi.
* Þura: Ýstþare meclisi, kengeþ.
MUAMMA
Ýkinci sesim gitse, hastalanýr yatarým;
Dördüncü kovulanda, yönüm dengi batarým;
Ortanca terkedince, gurbette kaybolur da,
Beþinciyi kesene, yetti (....) deyip çatarým...
BEY-ÞEHÝR
Hatti’lerden tereke "bilge pýnar" ayakta,
Beþ bin yýllýk tarihin göbeðinden akmakta;
Kubat-abat Sarayý, Eþrefoðlu Camisi,
Gölden aptest alarak bizden bize bakmakta...
* Bilge pýnar: Eflatun pýnarý.
PÝÞKÝN AR-BAT
Koku yayýyor diye götürmüþ bir izbeye,
Orda komaya girmiþ "çýtýr köpek" haybeye,
Üstelik bunu yapan eðitimli bir bayan,
Piþkin avrada benzer, ateþ-topu tepkiye...
* Arbat: Eski Türkçe avrat, evli kadýn.
BÝBERLÝ BOYA
Ýsot ününe layýk, dili zehirden acý;
Haklý haksýz demeden eza vermek amacý;
Önünden kaçar olsak öfkeden alarýyor,
O hali tam odunluk tipik "bakkam aðacý"...
* Ýsot: Eski Türkçe issi-ot; Genellikle Güneydoðu bölgemizde yetiþen oldukça acý kýrmýzý biber türü.
* Alarmak: Renkten renge girerek kýzarmak.
* Bakkam aðacý: Odunundan kýrmýzý boya çýkarýlan bir aðaç türü.
( X X )
DUVAR GAZETESÝ
( "" )
Liseli aþkýmýzdan, haftalýk iþmar sezgi,
Yazýlar döþenirdik, yâr kelam, elle dizgi;
Yarým asýrdan eski, duvar gazetemizin,
Altýna "den-den" çektik, üstüne "çapraz çizgi"...