garip bir masal yaþýyoruz,
hazin bir rüya soluyoruz...
ayrý telden, ayrý naðmelerden
eski hançerlerin kýnlarýnda paslanmaya yüz tutmuþ
*
her gün güneþ üç renkli camdan süzülürmüþ
hani ruh, gönül ve beden camýndan
zincirleri kýrýp atan huzmeli bir nur..
gönüllerde gizlenerek þafaðý beklermiþ
aynalara pas olmuþ gecelerde
*
önce annem þefkat ekerdi kiraz gölgelere...
eþarbý sýyrýlýrdý saçlarýndan,
kýnalý saçlarýna güneþ vururdu tan yerinden
süt verdiði alperenler geçerdi önünden birer birer
yollarý arþýnlayarak
bayramlarda elini öperdik yalýnayak...
*
hiçliðimizi, babil kulelerine sýðdýrýrdýk
daha gidilecek yollar varken
tenha gizemleri kentlerin yalnýzlýðýna katarak
þamdanlara giysiler dokuyan mumlar saklardýk
ýþýðýmýz toprakta ,denizde yansýn diye hiç duraksamadan
*
baþ döndürücü hýzýndan baþýmýzý alýp çýkardýk dünyadan
günah damýtan sulardan atlardýk enginlere
sonra demir sürgüler inerdi avare hayatlar sürdüðümüz hücrelerimize
yalnýz yaþamaya mahkum ettiðimiz ruhlarýmýza
*
o vakit kururdu taze baþaklarýmýz
kayan yýldýzlarca büzülürdü hayallerimiz
melek kanatlarýnca dökülürdü gözyaþlarýmýz
karanlýðý yakan mahyalardan acýlar düþerdi bahtýmýza
bir ekmek kýrýntýsý kutsalýnca
*
redfer