sen’ bürünen gözlerimle
sarý odalara kilitledim Sezen þarkýlarýný
odalarda
ne hali varsa görülesi yalnýzlýðýmla.. baþ baþa
ýþýksýz býraktým ayrýlýðý
bir ikindinin
kuþ uyutan vaktinde
buluþsun ellerimiz
göl kenarý bir çay bahçesinde
çaycý gelsin sonra
elinde tepsisiyle emre amade
ne içersiniz dediðinde
bak gözlerime
kahve söyle
ben de
ýhlamur diyeyim nefesini çekerken
bakýþalým hep
sözü bölen es
fýrsattan istifa etmeden
ziyadesiyle kurulsun gözler arasýndaki salýncak
bir düþün görümlüðünü veren yüzünle
yana
döne..
miadý dolmayacak bir aþk bu
miladým olan iki kelimenle baþlayýp
ucu açýk dudaklarýna konduracaðým
küçücük bir öpücüðün mühründe saklý
beni,
Ýstanbul gibi sev
sana uzak kasabamdan
köprüler kur þehrin gibi kendine
ýþýklarý aç boðaza
boðaz tokluðunda severken seni uzaklardan
dalgalar kýrýlsýn
bükülsün zaman
iki yakasýný bir araya getirip
surlarýný aþsýn aþk
bizi,
Ýstanbul kaplý defterine yaz
adýmla adýnýn yan yana olduðu her þiirin satýr arasýnda
nef eS in olayým
masumiyetinden mezun olmak istemediðim bir aþkla
baðlýyken sana
kalbinden geçirme sakýn
býrak kalayým sýnýfta
ve hep
þýp sevecek kadar bak
gözlerim bilsin
adýnýn aþk olduðunu..