biz
çocukken baþladýk boyun eðmeye
üç tekerlekli mutluluðun
bir bedeli vardý çünkü
yoklukla sýnanýr
açlýkla terbiye edilirdi nefsimiz
yine de bastýrýrdý gurur
kýskançlýðýn üstünü
tebessüm yakýþmazdý mimiklerimize
güzel olan her þey
çirkinleþirdi biz giydiðimizde
gözlerimiz
evimiz gibiydi
az yaðmur çiselese
baþlardý damý akmaya
içten içe
..
içten içe yaþadýk hep,
dýþa belli etmenin ayýp olduðu
hayatla kavga etmek yerine
boyun eðmenin, sabýrla
sükutun altýnla
þükürün imanla baðý kurulup
baðlanýrdý elimiz
kolumuz
dilimiz..
insan susunca
bir daha konuþamýyor hayata
haksýzlýða
aþka..
aþka iþte Rüveyda
sen de biliyorsun ne çok sevip
söyleyemediðimi
bir kaþýk suyun bile çok görüldüðü
hayalden kaðýtlar yapýp
düþ yordamýyla yüzdürdüðümüz o gemiye gözler deðerek
deldiler bakýþlarýyla hatýrla
ki delinen her yerden ayrýlýk sýzdý mutluluða
ve onu bile kepçeyle aldýlar ya
kaþýðýn içinden
ne diyeyim ki
kýlý kýrk yarýp
kýrkýný da yaðmalayan haksýzlýk
kötülüðe peþkeþ çekmiþken hakký
varsýn kopsun kýyamet
kimin umurunda..