küçük þeylerdi
küçük þeylere yaklaþtýkça büyür dedik
halbuki küçük þeyler
burnumuzun dibindeymiþ
göremedik
güneþi karanlýða teslim eder etmez baþlardýk
geceye yazýlmaya
ayný ay’a bakmak
karanlýðýn içindeki tek gerçekti
bir kaþýk suda
tufanlar koparacak kadar büyürdü bazen
küçük meseleler
sonra o tufaný dindiren bir kaç küçük söz
deðiþtirirdi iklimleri
umutsuzluk geçmezdi hikayemizde
ayrýlýk.. yasaklý bir kaç sözcükten biriydi
kalbine giden bir geminin rotasýydý gözlerin
kýyýlarýna vardýðýmda
geri dönmemek üzere batýrmýþtým kara sularýnda hatýrla
kalbine giden sýratýndan geçtim
ve sen de kimse geçmesin diye köpründen
havaya uçurmuþtun ardýmdan
her gün
gün dönümünü kutlar gibi aþkýn
seni seviyorumla baþlar
ayný sözü tersinden söyleyip
kurtarýrdýk sevdayý
ayrýlýðýn elinden
sonra
hepimiz ait olduðumuz yaþamlara dönmenin
zoraki yollarýna vururduk kendimizi
çünkü er ya da geç
herkes evine dönecekti
küçük þeylerden
büyük umutlar devþirdik içimize
oysa dünya
bize yer verecek kadar büyük deðildi
eski bir masalýz þimdi
kahramanlarý kayýp
yitik bir masalýn iki uzak kýtasýnda yaþamaya mahkum
yarým kalplerle hayata tutunan
iki tutkunun
tutuksuz hali..