misal sen bir elmasýn
kýrmýzý ve tatlý
avuçlarýmda
böyle burnuma götürüyorum mis gibi kokuyorsun
ama yasaksýn
sakýncalý
zehirli
öö yani
ve ben öyle açým ki
tutup yaban armudu yiyorum
acý
ekþi
küçücük ve urlu
üstelik yamuk yumuk
yetmiyormuþ gibi dikenler içinde
öyle ulaþýlmasý zor falan düþün yani
açlýk bu
dinlemez
doyurmak gerek
yedim mi yedim
ve
doydum
sonra elma dile geldi farzet
beni yiyebilirsin
beni ye
yesene beni ne duruyorsun gibisinden sözler
davetler
kokular falan derken
yiyemeden çürüyorsun
bir de yeþil elma olmalý
renkler huy deðiþtirir mi
tecrübe etmeden bilinmez.