ESKİ ZAMAN HARMONİSİ
çirkin bir geceydi
ve sabaha doðru çekip gitti
parlamayý unutmuþtu yýldýzlar.
aklýn kabadayýsý geziniyordu
çay içtiðim balkonda
birden kendimi nasýl vurduðumu
anýmsadým yokluðunda.
bana bir soru sor diyecektim
yanýtý soru gibi aðýr olsun diyecektim
gece gibi çirkin ve karanlýk,
güneþ gibi ateþini sarkýtmýþ olsun diyecektim,
üç boyutunu çizdirecektim
ne yaptýðýný bilmeyen ressamlara.
olmadý ve bir bayat zaman harmonisi
azýttý eksenimde dönen ay bakýþlý sýzýlarý,
biliyor muydun olmayan þey,
bir tek bakýþlarýnýn içimde kýrýldýðýný
içimdeki gölgene amelelik yaptýðýn zaman?
rutin bir haberin
þamaroðlana dönmüþ evrensel ikizi gibi.
bana bir soru sor,
þöyle ucsuz bucaksýz ve köþegen biraz,
azýcýk korkak
içinde kaybolunan bir göçe benzesin,
tanýmayayým baðýran sesimi
ve seni.
insan okyanusuna dökülen nehir gibi olsun
öyle kabadayý
serencamýna tanýk olayým senden emir alan rüzgarýn
izleri eski zaman harmonisi olan günahýn.
’meyvalarin doðmasý için
bütün çiçekler solar’ dediginde Goethe
ne düþünmüþ bilmiyorum,
sorularýný bir insan yutar gibi yutuyorum.
beleðimde his avýna çýkan seni
anýlarýmýn geniþ labaratuvarlarýnda
eski zaman harmonisi ve sesin hikayesi olan
dibi boþluk dolu yalnýzlýðýn
tadi ekþimeyi unutmuþ bir meyvanýn serüvenine
mitoloji diyelim.
öylesine çirkin bir geceydi
sabaha dogru çekip gittiginde
gündüz Zülkarneyn’in önünde
heybetli yürürdü.
Zeki Nurçin
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.